İyilik Zincirinin Halkası Olmak Bilindiği üzere; Kötülük zehir gibidir, bedene çabuk yayılır. Bedenin tüm sistem, organlar ve hücrelerini kontrolü altına alır; İyilik ise ilaç gibidir, yavaş yavaş yayılır. Vücudu etkisi altına alması için zamana ihtiyacı vardır.
Toplumsal düzeyde vuku bulan iyilik ve kötülük kavramı da öyle değil midir?
Tarihin her diliminde ve birbirinden çok farklı mekânlarında meydana gelen kötülük, haksızlık, zulüm, fücur çok hızlı yayılmamış mıdır? İblisin Âdemin şahsında Allaha isyanı ve Kabilin Habile yaptıkları ile insana sıçrayan kötülük sürüveni.
Oysa gerek bireysel gerek toplumsal düzeyde meydana gelen iyilik, ıslah çabaları çok yavaş yayılmıştır ( Sadece Hz. Nuha bir avuç insanın imanı dokuz yüz elli yıl sürmüş). Modern çağın ürettiği insan tipolojisi kendisinden önceki çağların ürettiği insandan farklı değil. Modern çağın insanı bencildir, enaniyetçidir, egoisttir; çıkarını, midesini, makamını velhasıl her şeyi ile kendisini merkeze alır. İçinde yaşadığımız ve adına modern çağ denilen çağın ürettiği insan ruhen hasta bir insandır. Zaten insanın fıtratında var olan ve mücadele içerisinde olan fücurun ( kötülük) takvaya (iyilik-sorumluluk bilinci) galebe çalmasına neden olmuştur. Hal böyle olunca da iyilik olarak addedilen her haslet azalmaya başlamıştır. İyilik hareketleri o kadar azalmıştır ki çoğu zaman bir iyilik davranışının altında bu iyilik niçin yapılıyor? Bu işin altında mutlaka bir iş var ya da iyilik yapanın davranışı enayilik olarak nitelendirilir hale gelmiştir.
Fıtratından, Yaratanından, yaratılış amacından uzaklaşan insan manevi olarak( ruhen) tatmin olmayan, dolayısı ile daha çok metaya ve tüketime sarılan insan haline gelmiştir. Çevresinde olup bitenden habersiz bir insan ve bundan ötürü duyarsız bir toplum meydana gelmiştir. Peki, tüm bunlara karşın her türlü varlığın yaratıcısı ve yöneticisi olan Allah insanlardan, insanlıktan umudunu kesmiş midir? Yeryüzünün halifesi, yeryüzünü çekip çevirecek, yeryüzünü imar edecek, fıtratında (yaratılış mayasında) var olan iyiliği, güzeli, erdemi, salih ameli ortaya çıkaracak ve bunları yaygınlaştıracak olan insana Allah yüzünü çevirmiş midir? Cevabımız çok kesin ve çok kısa.
Hayır, kocaman bir hayır.
Niye mi?
Çünkü: Her doğan çocuk Allahın insanlardan ümidinin kesmediğinin göstergesidir. Ben de bekli de bu yazıyı okuyan sizler de insanlardan ve insanlıktan ümidimizi kesmemişiz. Elbet de takvaya, iyiliğe, erdeme, huzura, adalete, iffete ulaşma taraftarlarının yapıp edeceği çok şey vardır. Elbette insanlığa iyiliği yaymanın çok farklı formülleri vardır. Sizlere bir Hint efsanesinde geçen iyiliği yayma formülünden bahsetmek istiyorum. İyilik zincirinin bir halkası olmak.
Sana iyilik yapan birine sadece teşekkür etmekle kalma. Sen de en yakınından başlayarak üç kişiye iyilik yap ve iyilik yaptıklarına da şöyle öğüt ver: Gördüğün her iyiliğe karşılık üç kişiye iyilik yap ve onlara da üç kişiye iyilik yapmalarını söyle.
İşte iyilik, güzellik, takva zincirin uzama formülü.
İşte Rabbe ulaşmanın formülü.
İşte fıtrata uygun hareket etmenin formülü.
İşte hayırlı bir toplum inşa etmenin formülü.
İşte dünyada ve ahrette mutlu/mutmain olmanın formülü.
Gördüğün bir iyiliği sadece teşekkür ederek geçiştirme. Her gördüğün iyiliğe karşılık sen de üç kişiye iyilik yap ve onlara da üç kişiye iyilik yapmasını tavsiye et
Ne dersiniz? Sizler de bu iyilik zincirinin bir halkası olmak istemez misiniz?
Çocuklarımızın adil, saygın, huzurlu bir dünyada yaşamalarını istemez misiniz?
Haydi, kendimize bir iyilik yapalım.
Toplumumuza bir iyilik yapalım.
İnsanlara, insanlığa bir iyilik yapalım.
Doğaya ve yaratılış amacımıza uygun bir iyilik yapalım.
İyilik zincirinin güçlü, kopmaz bir halkası olalım.
Ama unutmayalım. Gördüğümüz bir iyiliği sadece teşekkürle geçiştirmeyelim. İlk fırsatta üç kişiye iyilik yapalım ve onları da üç kişiye iyilik yapmaları konusunda tembihleyelim.
Unutmayalım, her daim adaleti merkeze alan yeni bir insan, yeni bir toplum, yeni bir şehir, yeni bir yönetim inşa edilebilir.
Cemil YEŞİLDAĞ
20.03.2014
FACEBOOK YORUMLAR