Muhammed Nur

Muhammed Nur

[email protected]

28 ŞUBAT SÜRECİ VE SİVEREK 12

29 Aralık 2015 - 12:35

Karanlık güçler tarafından Siverek H. Mahallesinde bulunan "Y" camisinde uygulanacak çirkin plan için düğmeye basılmıştı. Camiye Kur'an dersi vermeye giden gençler ile ıslah edilmeye muhtaç bir "çete" karşı karşıya getirilmişti.

Takvimler 26 Mayıs 1998'i gösteriyordu.

Y Camisinde akşam ile yatsı namazı arası camide Kur'an dersi veren gençler cami çıkışında, belediye bakım evi yakınlarda, 10 kişilik çetenin bıçaklı saldırısına maruz kalmıştı. Hazırlıksız yakalanan gençler çete elemanlarına karşı kahramanca mücadele etmelerine rağmen 2 genç bıçak darbeleri ile boğaz ve karın bölgelerinden ağır şekilde yaralanmıştı. Yaralı 2 Müslüman olay yerine gelen ambulanslar ile Siverek Devlet Hastanesine kaldırılmış. Buradaki ilk müdahalelerinin ardından Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hastanesi'ne sevk edilmişlerdi.

Olayın ardından olayı tüm yönleri ile araştıran Müslümanlar, olayın ardındaki sis perdesini çözmeleri zor olmamıştı. Rejim güçleri, camideki Kur'an derslerini sektelemek amacıyla bir çete ile antlaşmıştı. Küfür güçleri için amaca ulaşmak için tüm yollar mubahtı. Müslümanlar yaptıkları istişarelerde çete ile uğraşılmasının uygun olmayacağına kanaat getirerek olayın büyümesini önlemişti. Zaman kuklalarla uğraşma zamanı değildi, Malcolm X'in dediği gibi "Kuklayı değil, kuklacıyı vurmalı" sözü boşu boşuna söylenmemişti.

Olaydan bir gün sonra, akşam ile yatsı namazı arası, cami yine çocuklarla dolmuştu. Küfür güçleri yine amaçlarına ulaşamamışlardı. Saldırıda yaralanan 2 genç hariç, diğer Müslümanlar hiçbir şey olmamış gibi vazifelerinin başındaydılar. "Onlar, Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Oysa Allah, kendi nurunu tamamlayıcıdır; kâfirler hoş görmese bile" (Saff 8)

Rejim güçleri yaşanan bu olayın hemen ardından Müslümanlara yönelik baskılarını artırmışlardı. Polis arabaları cami önlerinde bekleyerek çocukların camilere gelmesini engelliyor, camide ders veren Müslümanları takip ederek korkutuyorlardı. Müslümanları camide namaz kılarken bile rahat bırakmıyorlardı. Bazen cami tuvaletlerinde ayakta bevlederek abdest almadan camiye girip namaz kılıyor, namaz üzerinde sağa sola bakarak Müslümanları rahatsız ediyorlardı.
xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Semih, pazar günü düzenleyecekleri piknik için hazırlıklarını sürdürüyordu. Piknik için yapılacak tüm hazırlıklar en ince ayrıntısına kadar düşünülmüştü. Hazırlıklar konusunda görev paylaşımı yapılmış, piknik için tüm malzemeler alınmıştı. Piknik için Çermik yolundaki Tıh Demir köprüsünün yanı seçilmişti. O zamanın şartlarına göre araçları olmadığından dolayı piknik yerine yürüyerek gideceklerdi.

Piknik malzemelerinin taşınması içinde sepetli bir motosiklet bulmuşlardı. Pikniklerdeki amaç; gençlerin birbirleri ile kaynaşması, paylaşmayı, fedakârlığı öğrenmesi, helal dairesinde oyunlar oynayarak eğlenmeleriydi. Bazı insanların zannettiği gibi İslam ruhbanlık dini değildi. İslam'da meşru eğlence vardı. Önemli olan Allah'ın koyduğu sınırlar içerisinde hareket edilmesiydi. Üstad Bediüzzaman'ın dediği gibi "Helâl dairesi geniştir, keyfe kâfi gelir. Harama girmeye hiç lüzum yoktur."

Semih, Yatsı namazından sonra piknik ile ilgili Hasan'a hatırlatmalarda bulunarak:

- Herkes saat 08.00'de .. camide hazır olsun. Mümkün mertebe kimse cami kapısında beklemesin. Herkes cami avlusuna girerek beklesin. Abdesti olmayanlar güzelce abdestini alsın.

Söylenenleri iyice dinleyen Hasan:

-Hocam nereye gideceğiz mi belli mi? Eğer uygun yer olsa arkadaşlar futbol oynamak istiyor.

Semih:

- Hasan kardeş, Allah kısmet ederse Çermik yoluna gideceğiz. Orada top oynama yeri var.

Hasan:

-Semih Hocam piknikte yarışmada yapılacak mı?

Hasan'ın bu soruyu önceden soracağını tahmin eden Semih:

- Evet, Hasan kardeş! Allah kısmet ederse ödüllü yarışmamız olacak, dedi.

xxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxxx

Alper, haber elemanları vasıta ile cami öğrencilerinin Pazar günü pikniğe gideceği istihbaratını almıştı. Yalnız nereye gidecekleri konusunda net bilgiye ulaşmamıştı. Cumartesi akşamı mesai saati olmamasına rağmen Fuat'ı apar topar odasına çağıran Alper:

- Ankara'dan gelen son bilgilere göre (1999) Nisan ayı içerisinde cami öğrencilerine yönelik büyük bir operasyon olacak. Ankara'ya gönderdiğimiz tüm bilgilere rağmen bilgiler yetersiz kalıyor. Bu sebeple örgüt mensupları ile ilgili daha çok bilgiye ihtiyaç var.

Alper'i uslu bir çocuk gibi dinleyen Fuat:

-Efendim ne yapmamızı istiyorsunuz. Dilinizin dönmesi yeterlidir.

Fuat'ın kendisine iltifat etmesi hoşuna giden Alper:

- Yarın, cami öğrencileri Semih ve Adnan ile birlikte pikniğe gidecek. Senden isteğim piknik yapılırken uzaktan net fotoğraflar çek. Fotoğraf işi bittikten sonra yanlarına yanaşarak onları taciz edin. Kısacası pikniği burunlarından getirin!

Fuat:

- Peki efendim dediklerinizi aynen yapacağım.

Bu yazı 1538 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum