Prof. Dr. Yılmaz Emre

Prof. Dr. Yılmaz Emre

[email protected]

Gönlü Bizde Kalanlar 1 Öğretmenim: Ayhan Yardımcı (Altun)

11 Kasım 2020 - 07:11

1969-1970 eğitim yılında Devrim İlkokulu 5.sınıf öğrencisiyim. Aslına bakarsanız kötü bir öğrenci değilim. Küme başkanıyım. Ayrıca Ayhan Öğretmenin onayı ile “Kitaplık Kolu” sorumlusuyum. Sınıftaki kitap dolabının da anahtarını boynuma takıyordum evde unutmamak için. Büyük bir şevkle okuluma gidiyor, sorumluluklarımı da yerine getiriyordum. Farkına varamıyorum ama ilkokul yıllarımın son demi. Yani yıl sonu itibariyle mezun olacak ve önlükten kurtulacaktım. Artık takım elbise giyecek, hep özendiğim önünde sarı bir arma olan ve subay kasketlerini andıran hayalimdeki şapkayı da takabilecektim. Ancak bir gün grup ödevine hazırlanamadığımdan “ bir günlüğüne” rahatsızlığımı beyan ederek firar ettim. Zaten kümenin ödevlerini genellikle ben araştırıyor ve raporlarını da yazıyordum. Benim grubumda da belalı bir arkadaş vardı. Gitmediğim gün öğretmenimiz grubu cezalandırmıştı. Bir sonraki gün okula gittiğimde o sıkıntılı arkadaş elini göstererek beni tehdit etti. Ben de korkudan hemen çantamı alıp sınıftan çıktım. Gidiş o gidiş. Yaklaşık 15-20 gün boyunca okula gitmedim. O süre boyunca şimdi Yılmaz Güney heykelinin bulunduğu yerden (Olaş Amcanın evinin köşesi) arkadaşlarımın okuldan çıkışlarını büyük suçluluk duygusu içinde izlemeye çalışıyordum. Büyük bir korku ve endişe içindeydim. Ailem okula gitmediğimin farkında değildi. Zira öğlenci olduğumuzdan okul yerine sinemaya gidiyordum. Akşam vaktinde de çantamla birlikte eve geldiğimden dolayı olayın farkında değillerdi. Nihayet bir gün   olay anlaşıldı ve ben de olayı itiraf etmek zorunda kaldım.


Sabahçı grubun Öğretmeni Ramazan Gençdal’dı. Biraz sert ve duygusal davranan bir öğretmendi. Öğrenciler kendisinden korkardı. Dedem beni Müdürün yanına götürdü. Müdür gayet müşfik bir yaklaşımla bizi karşıladı. Ancak ben nedense eski sınıfıma gitmek istemiyordum. Sabahçıların öğretmeniyle de görüşüldü. Fakat nedense kabul etmedi ve tekrar eski sınıfıma dönmek zorunda kaldım. Yani “Tilkinin dönüp geleceği yer kürkçü dükkanıdır” gerçeğini bir kere daha anlamış oldum. Derken Ayhan Yardımcı Öğretmenim beni bir güzel terbiye etti (!) Sonra işler yoluna girdi ve okuluma devam ettim. Terbiye sırasında bana söylediği “senden bunu beklemiyordum” cümlesi hala kulaklarımda çınlıyor. Daha sonra yanılmıyorsam ortaokulda da Türkçe derslerime girdi. Zaten onu hiç unutmadım. Zira kardeşi Hülya Yardımcı ile lise son sınıfa kadar birlikte okuduk. Yıllar sonra, üniversitede öğrenci iken Konya’da da bir kez görüştüğümü anımsıyorum. 1987 yılında yurtdışına gitmek için Ankara’da Merkez Bankasının bir biriminden döviz almaya gittiğimde veznede tanıdık bir simayla karşılaştım. Muhtemelen kardeşlerinden biriydi. O aşamada Ayhan Öğretmenim hakkında bazı bilgiler aldım. Uzun yıllar boyunca hiç karşılaşmadım ve yaşamın telaşları içinde adeta unuttum öğretmenimi. Nihayet birkaç yıl önce kız kardeşimin tesadüfen Çapa Tıp Fakültesinde karşılaşmasıyla tekrar irtibat sağlama imkanı buldum. Şimdi zaman zaman telefonla veya mesajlarla haberleşiyoruz.


Öğretmenim 18 Nisan 1946 yılında Viranşehir’de doğmuş. Aslında Mardinliler.. Babasının memuriyetinden dolayı Urfa’nın farklı ilçelerinde bulunmuşlar. Viranşehir’de Sakarya İlkokulunda öğrenimine başlamış, Gölbaşı Orta Okulunda ve Urfa Kız Öğretmen Lisesinde öğrenimine devam etmiştir. 1965 yılında öğretmen olmaya hak kazanmış ve 1966-1967 yılında aday öğretmen olarak ataması Akçakale Yatılı Bölge okuluna olmuş ve 1967-1968 öğretim yılında ise Siverek Devrim İlkokuluna ataması yapılmıştır. Bu atamada Babası Tahrirat Katibi Mehmet Reşat Yardımcı’nın da payı olmuştur. Aile bütünlüğü noktasında katkı sağlamıştır. Zaten beş erkek ve beş kızdan ibaret kalabalık bir aile yapısına sahiptiler. Yaklaşık 10 yıl Siverek’te çalıştıktan sonra 1977 yılında Mersin’e tayin oldu. Mersin’de ilk tayin olduğu yer Korucular İlkokulu, sonra Yetiştirme Yurdu, M.Fatih İlkokulu ve Kayatepe ilkokullarında 12 yıl öğretmenlik yaptıktan sonra, 1995 yılında emekli olmuştur. Bu arada 1980 yılında evlenmiş ve Altun soyadını almıştır. İki kız çocuğu var. Yaşamını hala Mersin’de sürdürüyor. Hiçbir zaman Siverek’te geçen güzel yıllarını unutmadığını ve adeta kendini doğduğu şehir algısıyla değerlendirdiğini belirtiyor. Hasılı “Gönlünün Siverek’te kaldığını” sürekli ifade ediyor.


Değerli Öğretmenime ve Aile bireylerine sağlıklı, mutlu ve güzel bir ömür diliyorum. Bizim de gönlümüz siz kadir bilir, fedakar ve nitelikli insanlarla beraberdir..

Bu yazı 3414 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum