Prof. Dr. Yılmaz Emre

Prof. Dr. Yılmaz Emre

[email protected]

Bir Yiğidin Ardından (İzzet Çiftçi)

01 Mart 2021 - 06:16




Daha önce bu güzel insanın hakkında yazmıştım. Yaşamının zorlu ve gurbet eksenli olduğundan bahsetmiştim. Fakat ne yazık ki! bu kez "göç"ünün ardından birkaç cümle sarfedeceğim. Bugün cumartesi’nin (27.02.2021) ilk saatlerinde oğlu Mahmud’a yazdım. "Birkaç gündür haber alamıyorum, durumu nasıl ?" Mahmut önce akciğerlerindeki sorundan bahsederek, yeni bir ilaç uygulamasına geçeceklerini yazmıştı. Daha sonra da saat 13.56’da “Beyin kanaması geçirdiğini, vedalaşmak üzere hastaneye geldiklerini” yazmıştı. Ve nihayet ortak grubumuzdan İshak Çitçi’nin “İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn (Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz) cümlesini görünce yeni bir "Göç" e çıktığını anladım.


Aslında onunla ortaokulun ilk yıllarından beri tanışıyoruz. Yıllarca göremediğim bu can dostumla 2000’li yılların başında tekrar görüşme imkânını yakaladık. Yani yeniden arkadaş olduk. Ailelerimiz ve çocuklarımız tanıştı. Ayda birkaç kez telefonda konuşurduk. Hele Antalya’ya gelince mutlaka görüşür ve hasret giderirdik. Eşlerimiz ve çocuklarımız birbirlerini tanırlar, yani çocuklarımın bir "İzzet Amcaları" vardı. Mutlaka evlatlarımı telefona ister, onlarlarla uzun uzadıya sohbet ederdi. Bizim telefonlardaki dertleşmemiz ise saatlerce sürerdi. Bir olayla ilgili yorum yaparken "Almanya’daki arkadaşım" diye ondan bahsederdim. Sağlığımla ilgilenir, derdimle dertlenirdi. Almanya’ya gittiğimde gelip beni kaldığım şehirde ziyaret etmişti. Çok vefalı, samimi ve ilkeli bir kardeşimdi. Onun sayesinde nitelikli ve saygı değer güzel insanlardan müteşekkil "Çiftçi" ailesiyle tanıştım.


Evet, Covid-19 İzzet’imize illet olarak bulaştı. Takdiri ilahidir. Bir itirazımız olamaz. Ancak oğluyla konuşurken; o naif ve zerafet sahibi evladının sahibi evladının bir cümlesi beni oldukça etkiledi. " Babamın duası kabul oldu. Hep söyler ve dua ederdi. Peygamber Efendimizden daha fazla bana ömür verme Allah’ım! " Evet bu gurbetçi yiğidimiz 63 yaşında "gurbette" vefat etti. Hep sorarım: ne ki yaşam? Geldik, gördük ve gidiyoruz. Siverek’te çocukken şahit olduğu bir cinayetten dolayı, o minnacık parmaklarıyla babasının eline sarılıp "Baba buradan gidelim" sözü beni hep derinden etkilemiştir. Sonra hep gitmişti.. Uzaklaşmıştı..


Sokaklarında oyun oynadığı, gazete, tatlı ile elmalı şeker sattığı, Kur’an öğrendiği ve hayatın diğer rollerini eksiksiz oynadığı memleketinden adım adım gurbete doğru yol almıştı. Dünya’daki son mekânı acı vatan Almanya’nın Lübeck şehriydi. Haliliye Mahallesinin sokaklarından ta uzaklara gidişinde "Baba buradan gidelim" yalvarışının payı hiç mi yoktu? Onu tanıdığım bu süreçte onda hep güzel hasletler gördüm. Hep Allah’ın rızasına ve Peygamberin sünnetine uygun yaşama gayret ve çabasını müşahede ettim. "Emin" kişiliği ve merhamet yüklü davranışlarıyla bir latif insan daha ukbaya göç etti. Duygularım ve kelimelerimin kifayetsiz olduğunu biliyorum. Ama bu Kardeşimi çok özleyeceğimi biliyorum.


Allah rahmet etsin. Mekânı cennet olsun


“Gel gitme kal desem kalamazsın ki              
Ortadan böl desem bölemezsin ki
Git tekrar gel desem gelemezsin ki
Aldanıp azmaya değmez bu dünya


Misafirsin, misafirlik suç değil,
Bakacaksan uzaktan bak, güç değil
Eti yenmez, koyun değil koç değil
Derisini yüzmeye değmez bu dünya


Cazibesi özelliği yok demem
Nakış nakış güzelliği yok demem
İki günde kaçar gider çok demem
Anlayıp sezmeye değmez bu dünya


Unutma ki yolcu yolunda gerek
Yolcunun azığı belinde gerek
İnsanlar insanlık halinde gerek
Mestolup sızmaya değmez bu dünya”

Bu yazı 14784 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum