Prof. Dr. Yılmaz Emre

Prof. Dr. Yılmaz Emre

[email protected]

Gönlü Bizde Kalanlar IX Rahmetli Öğretmenimiz: Şehmus Özkaynak

12 Şubat 2021 - 14:55





Yanılmıyorsam ortaokul ikinci sınıfta; takım elbiseli, esmer, orta boylarda, saçları parlak yana taralı, koltuğunun altında üstten fermuarlı siyah çanta taşıyan okulun tanınmış bir öğretmeni dersimize girmeye başlamıştı. Daha önce derslerimize çoğu öğretmenlerimiz dışarıdan geliyorlardı. Yani branşı olmayan öğretmenlerimiz bize yardımcı oluyorlardı. Bu Hocamız Lisemizin kadrolu Tarih öğretmeniydi. Ne yazık ki, tarihe değil; Fransızca dersimizi vermekle görevlendirilmişti. Sınıfa girdiğinde adet olduğu üzere hepimiz öğretmenimize saygı gereği ayağa kalkmıştık. Sınıfı süzdükten sonra «Bonjour » hitabından sonra, « Asseyez-vous » dediğini dün gibi hatırlıyorum. Daha sonra bu Hocamız Lise I’e kadar Fransızca öğretmenimiz oldu. Hocamız bizi hiç zorlamadı. Zaten Fransızca’ yı o koşullarda öğrenmek de oldukça zordu.. Üniversite mezunu olduktan sonra, hele yurtdışındaki toplantılara katıldıktan sonra bir lisanın bir insana tekabül ettiğini çok iyi anladım. O süreçte ingilizceyi ve biraz da macarcayı söktüm. Keşke işi biraz ciddiye alıp, fransızca’yı da öğrenseydim. Hatta Orta Okul’daki derslerimizde Öğretmenimiz ile İstanbul’daki fransızca eğitim veren bir okuldan naklen gelen Fuat Timur adındaki arkadaşımız arasındaki Fransızca diyaloglar bizi imrendiriyordu. Hocamız zor soruların cevaplarını hep bu arkadaşımızdan alıyordu.. İşte bahsettiğim bu öğretmenimizin adı : Şehmus Özkaynak’tı.

Eskiden bu kadar okullaşma yoktu. Hele köy okullarının sayısı oldukça azdı. Onun için çocuklarını okutmak isteyen aileler, öncelikle akrabalarının yanında veya şehirde ev tutarak çocuklarına okuma imkanı sağlarlardı.Bizim ortaokul veya lise eğitimimiz sırasında da bu uygulama devam ediyordu. Hatta dedemin evinde kalıp, okuyan akrabalarımızı da hatırlıyorum. Hocamızın köyü Kaynak Nahiyesinin yakınındaki Savucak Köyüydü. Kaynakta Jandarma Karakolu, Ilkokul ve Hüseyin Kaynağ’ın benzin istasyonu ile yol üstü bir lokanta da vardı. Diyarbakır’a giden kamyonlar, dolmuşlar, otobusler ve bazı köy postaları burada mola verirlerdi. Tahminime göre Şehmus Hocamız ilkokulu bu nahiyede, orta okulu Siverek’te ve lise eğitimini de Urfa Lise’sinde ikmal etmiştir. Daha sonra Ankara’da Dil, Tarih ve Coğrafya Fakültesinin Tarih Bölümünü bitirmişdir. Eskiden kimse memleketten kaçmazdı. Özellikle öğretmenler doğrudan Siverek’te çalışmak ister ve ona göre tercihlerini yaparlardı. Komşumuz « Arap Gazal »’ın oğlu da öyle bir tercih yapmış ve tayinin de evlerinin yakınındaki Lisemize yaptırmıştı. Sonra elim bir motorsiklet kazası geçirmiş ve vefat etmişti., Bu kaza günlerce evimizde ve dükkanımızda konuşulmuş ve üzülmüştük. Şimdilerde ise kimse gitti mi bizim gibi, artık başka diyarlarda kalmayı tercih ediyorlar. İşte Şehmus Hoca idealist bir kişi olduğundan dönüş yapmış ve gelip memleketinde hizmetlerini ifa etmiştir. Onunla geçen öğrencilik yıllarım oldukça zevkliydi. Sevecen, fedakar ve babacan bir kişiliği vardı. O süreçlerdeki kutuplaşmanın pik yaptığı dönemlerde bile biz Hoca’nın hangi tarafta olduğunu bilmezdik. Çünkü asla bunu kimseye hissettirmezdi. Bunun için herkes Hoca’yı sever ve saygı duyardı. Tayin olan öğretmenlerle ilgilenir ve yardımcı olurdu. Yani haktan yanaydı, doğrudan yanaydı. Biz son sınıftayken Gaziantep’ten sürgün bir grup öğrenci geldi. Bunlarla ideolojik bir sürtüşmemiz oldu. Ders Şehmus Hoca’nın dersiydi.. Hoca baktıki kavga çıkacak « Oturun eşşek herifler ! Size birşey diyeyim mi ? Ne zaman bu caddede öğretmenlerle imamlar kolkola yürürse, Ülkemizin kurtuluşu işte o zamandır » şeklinde veciz bir konuşma yaparak her iki tarafı da yatışdırdı. Sonra Tarih anlatmaya başladı. Yıllar sonra Hocanın ne demek istediğini daha iyi anladım. Onun ileri görüşlülüğü ve basiretnin düzeyini daha iyi kavradım.

Şehmus Hoca not konusunda oldukça cimriydi. 9 veya 10 alan az öğrencisi vardır. İyi bir öğrenci olmama rağmen 8’den yüksek not aldığımı hatırlamıyorum. Hele sınıf arkadaşım İsmet Tekel güzel yazısı ile syfalarca yazmasına rağmen bir türlü bahsettiğim notları alamazdı. Ama tabii bazı öğrenciler de bu notları alabiliyordu. Öğrencisi Prof. Dr. Salih Çetiner bu notları aldığını söylüyor. Ancak hatırlamıyorum. Mutlaka da almıştır. Ama Hocamızın bu tutumunu kıran kardeşim Prof. Dr. Mustafa Emre’dir.. Ortalaması hep 10 olmuştur. Ondan dolayı da beni gördüğünde hep Mustafa’yı sorardı. 1983 yılında Urfa Tuğay’da Asteğmen olarak askerliğimi yaparken daha sık ailemi ziyarete geliyordum. Hürriyet Caddesinde kendisyle karşılaştığımda elini öpmek istedim. Ancak müsaade etmedi. Hal –hatır sordu. Ben de kendisine beni tanıyıp-tanımadığını sordum .Hiç terddütsüz beni hatırladı ve arkasından da kardeşimi sordu. Güzel, naif ve vefalı bir insandı. Zaten biz de kendisini hiç unutmadık. Hocamız bizden sonra ,Kız Meslek Lisesi ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü de yapmış, yani eğitim hizmetlerine ömrünü adamışdır. Bu süreçte kimseyi kırmamış ve üzmemişdir. Herkesin beğenisini kazanmış, öğrencilerinin hatıralarına ve hafızalarına yerleşmiş, hoş bir seda bırakmış yaşam süreçlerine….Öğretmen arkadaşları da Hocamızı güzel anılarla yad etmektedirler ..Örneğin Hakkı Uygun Hocamız :

“Şehmus Özkaynak Hocayla 1969-1977 yılları arasında çalıştım. Bende bıraktığı izlenim:iyi bir ögretmen, iyi bir arkadaş olduğuydu. .Ögrencileriyle arkadaş gibiydi. Konusmalariyla, esprileriyle,kendine özgü ders anlatımıyla herkesin sevgisini kazanmıştı.” Birlikte çalıştığı Edebiyat Öğretmenimiz Ramazan Bebe ise;”Aradan yıllar geçti ama bu dostumu, bu Siverek sevdalısını hiç unutamadım. Ögrencilerine sevgisi ve şefkati farklıydı. Adeta baba gibiydi. Yâni. ögrencilerin şakalarına, taklitlerine güler geçerdi. Öğretmen öğrenci sorunlarına aracı olurdu. Ama her akşam Başak Kulüpte de masası hazırdı.. Allah rahmet etsin” Yine birlikte çalıştığı matematik öğretmenimiz Talat Toplaoğlu Hocamız hüzün ve özlem içinde “1971 yılında Siverek lisesine tayin olduğumda içimde bir yalnızlık ve çekingenlik hissi vardı. Yöreye yabancıydım . Aynı zamanda öğretmenliğimin de ilk günleriydi. Başarılı olarak ileriki yıllara iyi anılarımı taşımak istiyordum. Tam da bu sırada Şehmus Özkaynak'la tanıştım. Benim için önemli bir dönüm noktası oldu bu güzel insanla tanışmak. Hoş sohbeti, güler yüzü, kahkahaları sanki kırk yıllık akrabamış gibi his verdi bana. “Talat buraya çabuk alışacaksın, seni bu yörenin insanları bağrına basar. Yeter ki sen ön yargılı olma” gibi nasihatlar yapardı. Şehmuz hocamızın okul çıkışı ve otelimiz Pamuk Palas’ın önündeki saatler süren sohbetleri bana ayrı bir zevk verirdi. Hiç bitmesini istemezdim. Zaten konuşmalarıyla, tavırlarıyla hepimizin moral kaynağıydı. Öğrencileri tarafından çok yaygın olarak bilinen bir anısı vardır: Bir gün sınıfa girer yoklama yapacak olan bir öğrencisi “Hocam çeketinizin düğmesini yanlışlıkla iliklemişsiniz. Yani yerinde değil de bir yukarıdaki iliğe takılmış, herhalde unuttunuz” deyince Hoca kızarak "Eşşek herif ben bilmiyor muyum bir aşağı takılacağını? Dolma kalemimi daha rahat çıkarayım diye öyle takıyorum. Otur yerine!" şeklinde cevaplamıştır. Bu diyalog bize ondan kalan güzel anılardan biridir. Bazı insanların yeri doldurulamaz Şehmus Özkaynak onlardan biriydi. İyi ki onunla çalışmışım. Daha sonraki yıllarda da hiç irtibatmı koparmadım. Allah rahmet eylesin, kubbede hoş bir sada olarak kaldı.” şeklinde dostluğuna ve naifliğine vurgu yapmıştır.

Evet bir lahzalık yaşamın ve bu süreçte karşılaştığımız güzel insanların değerini bilmek gerekiyor. Gelen de bir gün mutlaka gitmeye mahkumdur. Yalan olan dünya hayatımızda fıtrat amaçlarına göre yaşamak en iyisi. Çünkü bir şarkının melodisindeki gibi :

“İşte gidiyorum, birşey demeden
Arkamı dönmeden, şikayet etmeden
Hiçbir şey almadan, birşey vermeden
Yol ayrılmış, görmeden, gidiyorum

Ne küslük var, ne pişmanlık kalbimde
Yürüyorum sanki, senin yanında
Sesin uzaklaşır, her bir adımda
Ayak izim, kalmadan, gidiyorum”

Şehmus Hocamız bu sırrın farkındaydı. Başkalarına zarar vermeden ve kendi ekseninde yaşadı. Allah rahmet etsin.

Bu vesileyle anısı önünde eğiliyor; çocuklarına ve geride kalanlarına sağlık, esenlik ve mutluluklar diliyorum.

Bu yazı 5662 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum