KONUK YAZAR

KONUK YAZAR

[email protected]

KİŞİLER ARASINDAKİ SEVGİ ANLAYIŞI

16 Ocak 2011 - 22:00

Güven insanların kişilerde aradığı ilk özelliklerden biridir. Bir insan için bir kişiye sonsuza kadar güvenmek ve asla vefasızlık yapmayacağına inanmak dünyanın en büyük nimetlerinden biridir. Güven ve doğruluk olmayınca zaten ortada hiç bir şey yok yoktur. Günümüzde ise güven insanların elinden alınan bir duygudur. En önemlisi de güvenin olmadığı yerde sevgi, merhamet yoktur; çıkar, beklenti, sahtelik vardır.  Güvensizliğin ve sevgisizliğin kökeninde ise Allah sevgisi ve Allah korkusu eksikliği vardır.

Oysa gerçek sevgide, maddi bir çıkarın ya da sevgiden başka hiçbir şeyin beklentisi olamaz. Allah rızası için sevmek ise, Allah sevgisinden, O’nun aşkından kaynak bulduğundan bambaşkadır.  Çevremizdeki çoğu kişi aşkın, tutkunun, güvenin taklidi içerisinde yaşar. Çünkü bir kadın, örneğin işi veya parası olmayan bir kişiyle asla birliktelik kurmaz. Ya da bir erkek, çok severek evlendiği eşini ilerleyen yaşında güzelliği giderek azaldığı için terk eder. Ve çokça şahit olduğumuz gibi çoğu evlilik maddi yokluklar ve kişinin bedenen değişmesi nedeniyle bitmektedir. Demek ki yaşananların gerçek aşkla hiçbir ilgisi yoktur.

Samimiyetsiz sevgiye günümüzde daha çok rastlayabiliriz. Örneğin bir genç kızın sevdiğiyle arasındaki hiç bitmeyecek dediği tutku, sevdiği gencin hastalanarak elinin yüzünün değişmesiyle bir anda yok olur. Bu da demek oluyor ki o genç kız gerçek tutkunun anlamını bilmiyor. Biliyor olsaydı sevdiği insanın elinin yüzünün değişmesi ya da yürüme yeteneğini kaybetmesi sevgisini azaltmaz aksine daha fazla artırır ve daha fazla şefkat duyar. Sahte sevgilerin süresi beş- on yıl hatta daha da kısadır, ama gerçek tutku sonsuza kadardır. İnanmayan kişiler tarif edilse de gerçek sevgiyi anlayamazlar; bu derinliği kavrayamamaktan ve boşluktan dolayı ruhları hasret içinde yanmaktadır.

Allah’tan uzak cahiliye toplumunda, Allah’ın tavsiye ettiği ahlak özellikler kişilerde pek çok aranmaz. Dolayısıyla sonuç bir yıkım olur. Örneğin; kadın ya da erkeğin Allah’a yönelmesi, O’nun sınırlarını yaşamına uyguluyor olması evlenilecek kişilerde aranan özellikler arasında değildir ki akıllarına dahi gelmez. Daha sonra evleneceği kişiye güven duymak ister.  Ancak güven duyabilmek için o kişinin Allah korkusuna, derin bir imana sahip olması gerekir. İnsan Allah’tan korkmayan birine nasıl güven duyabilir? İnsan hayatını şüphelerle ya da taklitlerle nasıl geçirebilir?
Dünyevi çıkarlara dayanan evliliklerde, eşler birbirlerine karşılıklı olarak tahammül etmeye ayrıca bunu sezdirmemeye çalışırlar. Tahammül ederken de birbirlerine hoşlarına gidecek sürprizler yaparlar. Ancak yaşam boyu rol yapmak insana mutluluk vermez aksine acı verir.

Sevmedikleri halde samimiyetsizce sevgi gösterilerinde bulunmaları Allah’ın kendilerine verdiği en büyük azaplardandır. Her ikisi de ruhlarına saygı duyulmadığından emindir. Oysa kalbi Allah sevgisiyle dolu olan bir insan eşini Allah’ın tecellisi olarak sever. Bu nedenle çoğalan ve sarsılmayan bir sevgi ile eşine sonsuza kadar beraber olma isteği ile bağlanır.

Bir eş Allah’tan çok korkuyorsa; akıllıdır ve karşısındaki insanı adeta büyüler. Eşinin söylediği her söz güzeldir ve hoşuna gider. İnsanın ruhunu kaplayan bu derinlik,  Allah’ın mucize olarak meydana getirdiği güçtür. İşte tarifi olmayan bu etkileyici güç Allah aşkıdır:
 “İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.” (Meryem Suresi, 96)

Samimi iman ederek Allah’ın hoşnutluğunu kazananlar dünyada yaşadığı bu tutkuyu cennette de fazlasıyla yaşayacaktır. Kuran’da cennetteki mümin kadınların güzelliği ve eşlerine duydukları derin sevgi ve tutkulu bağlılıkları ayetlerde de vurgulanmaktadır:
“Ve yanlarında bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş iri gözlü kadınlar vardır.” (Saffat Suresi, 48-49)

“Gerçek şu ki, Biz onları yeni bir inşa (yaratma) ile inşa edip-yarattık. Onları hep bakireler olarak kıldık, eşlerine sevgiyle tutkun (ve) hep yaşıt.” (Vakıa Suresi, 35-36-37)


Kuran ahlakı, insanı tutsak eden bağlılıklarından kurtararak özgürleştirir; ruhundaki sevgiyi alabildiğine çoğaltır ve kurtuluşa kavuşurlar. Mümin kadın ve erkekler dünya da olduğu gibi ahirette de gerçek kurtuluşa kavuşacaklardır:

(Bütün bunlar,) Mü'min erkekleri ve mü'min kadınları, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere, altından ırmaklar akan cennetlere sokması ve kötülüklerini örtüp-bağışlaması içindir. İşte bu, Allah katında 'büyük kurtuluş ve mutluluk'tur. (Fetih Suresi, 5)

Nevin Duyar

Bu yazı 975 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum