Malum hikâyedir:
Yaşlı Kızılderili reisi, kulübesinin önünde torunuyla oturmuş, az ötede birbiriyle boğuşup duran iki köpeği izliyormuş.
Köpeklerden biri beyaz, diğeri siyahmış ve çocuk kendini bildi bileli o köpekler dedesinin kulübesi önünde boğuşup duruyormuş.
Dedesinin sürekli göz önünde tuttuğu, yanından ayırmadığı iki iri köpekmiş bunlar.
Çocuk, kulübeyi korumak için biri yeterli görünürken niye ötekinin de olduğunu ve neden renklerinin illa da siyah ve beyaz olduğunu merak etmiş.
Dedesine sormuş.
Yaşlı reis şöyle demiş:
“Bu köpekler, benim içimi simgeliyor.
Biri nefreti, kıskançlığı, yalanı, öfkeyi, açgözlülüğü; diğeri ise sevgiyi, adaleti, dürüstlüğü, anlayışı ve merhameti temsil eder.
Aynen şu gördüğün köpekler gibi, iyilik ve kötülük içimizde sürekli mücadele eder durur. Onları seyrettikçe hep bunu düşünürüm. Bu yüzden hep yanımda tutarım onları.”
Çocuk, ikisi arasında mücadele varsa kazananı da olmalı diye düşünmüş.
“Peki, sence hangisi kazanır bu mücadeleyi?” diye sormuş.
Bilge reis cevap vermiş:
“Ben hangisini daha iyi beslersem!”
İnsan psikolojisi, karmaşık ve çok yönlü bir yapıya sahiptir.
Toplumun bireylerden sürekli “iyi” veya “mutlu” olmalarını beklemesi, bu karmaşık yapıyı zorlayabilir ve bireyin doğal duygusal dengesini bozabilir.
Bu durum, kişinin kendisini olduğu gibi ifade etmesini engelleyerek sağlıksız bir ruh haline yol açabilir.
Peki, duygusal dengeyi korumak neden bu kadar önemlidir? Ve toplumsal baskılar, bu dengeyi nasıl etkiler?
Duygusal denge, insanın hem olumlu hem de olumsuz duyguları sağlıklı bir şekilde yaşayabilmesidir.
Öfke, üzüntü, korku gibi olumsuz olarak nitelendirilen duygular, aslında ruhsal savunma mekanizmalarının bir parçasıdır.
Bu duygular, kişinin kendisini korumasına ve içsel çatışmalarını çözmesine yardımcı olur. Örneğin, dengeli bir öfke, kişinin sınırlarını korumasını sağlarken; dengeli bir üzüntü, kayıplarla başa çıkma sürecini kolaylaştırabilir.
Ancak toplum, genellikle olumsuz duyguları bastırmayı ve sadece olumlu duyguları sergilemeyi teşvik eder.
Bu durum, bireyin duygularını bastırmasına ve içsel çatışmalar yaşamasına neden olabilir. Sürekli “iyi” veya “mutlu” olma baskısı, kişinin kendisini olduğu gibi ifade etmesini engelleyerek ağır bir duygusal yüke dönüşebilir.
İyi ve kötü kavramları, toplumdan topluma, hatta bireyden bireye değişen göreceli kavramlardır.
Bir durum, bir kişi için iyi olarak nitelendirilirken, bir başkası için kötü olarak algılanabilir.
Bu nedenle, sürekli “iyi” olma çabası, kişinin kendi duygusal gerçekliğinden uzaklaşmasına neden olabilir.
Normal bir insan, hem iyi hem de kötü duyguları dengeli bir şekilde yaşayabilen insandır.
Çünkü duygular, insanın iç dünyasının bir yansımasıdır ve her duygunun kendine özgü bir işlevi vardır.
Örneğin, öfke adaletsizliğe karşı bir tepki olarak ortaya çıkabilirken; üzüntü, kayıplarla başa çıkma sürecinde kişiyi içsel bir yolculuğa davet eder.
Toplumun bireylerden beklentileri, genellikle makul sınırların ötesine geçebilir.
Sürekli mutlu olma, başarılı olma veya toplumsal normlara uyma baskısı, bireyin kendisini olduğu gibi ifade etmesini engelleyebilir.
Bu durum, psikolojik sağlığı olumsuz etkileyerek anksiyete, depresyon gibi ruhsal sorunlara yol açabilir.
Sağlıklı bir birey olmanın yolu, toplumsal beklentileri makul düzeyde tutmaktan geçer.
Kişi, kendi duygusal ihtiyaçlarını anlamalı ve bu ihtiyaçları dengeli bir şekilde karşılamalıdır.
Aksi takdirde, psikiyatri poliklinikleri, duygusal dengesini koruyamayan bireylerle dolup taşabilir.
Duygusal denge, insanın hem olumlu hem de olumsuz duyguları sağlıklı bir şekilde yaşayabilmesidir.
Toplumun sürekli “iyi” veya “mutlu” olma baskısı, bu dengeyi bozarak bireyin kendisini olduğu gibi ifade etmesini engelleyebilir.
İyi ve kötü kavramlarının göreceli olduğunu kabul ederek, duygularımızı dengeli bir şekilde yaşamak, sağlıklı bir psikolojik durumun temelini oluşturur.
Toplumsal beklentileri makul düzeyde tutarak ve kendi duygusal ihtiyaçlarımızı anlayarak, hem kendimizle hem de çevremizle daha uyumlu bir ilişki kurabiliriz.
Unutmayalım ki, normal bir insan, hem iyiyi hem de kötüyü dengeli bir şekilde sergileyebilen insandır…
M. KARADAĞLI
FACEBOOK YORUMLAR