Mustafa Karadağlı

Mustafa Karadağlı

[email protected]

Ustaymış!

15 Ekim 2021 - 17:21


Yaklaşık beş aydır bir inşaat işim var, bir türlü de bitmek bilmiyor… Ama ben bitiyorum gün geçtikçe…
Bilmiyorum, evinize hiç boya, badana, yalıtım, alçı ve fayans işi hiç yaptınız mı yakın bir tarihte? İnanıyorum ki bunlardan en az birini bir kez dahi yaptırdıysanız psikolojiniz kesin bozulmuştur.

İşini layıkıyla yapan ustaları tenzih ederim ama, işini iyi yapan ustaya da pek rastlamadım bu piyasada.  Herkesi işten anlamaz, kendilerini ise kendisine muhtaç bir noktada görüyor çoğu…

İnşaat piyasasını ufakta olsa incelerseniz, aynı kalitedeki bir ürünün her iş yerinde farklı farklı fiyatlara satışa sunulduğunu, aynı işi yapan ustaların farklı farklı fiyata size iş yaptıklarına yakından şahit olabilirsiniz.

Yaklaşık maliyeti, internet üzeri 3000 TL olan bir ürünü 7 ile 10 bin arası bulabilirsiniz örneğin. İyi ki internet var ve piyasa hakkında biraz da olsa fikir sahibi oluyorsunuz.  Yoksa ömrünü eğitim-öğretime harcamış benim gibi birini kazıklamak çok kolay oluyor bu piyasada… Fiyat farklarının bu kadar farklı olması normal mi sizce?

Hele hele el emeğiyle çalışan ustalar, size aynı zamanda parça da satıyorsa siz tam yolunacak kazsınız ona göre. Sana direkt şunu soruyor:

“ İyi bir şey mi olsun Hocam?”

 O zeka seviyesiyle sizi avlıyor kendince. Anlamadığım, kim kötü bir şey ister ki?

Özellikle inşaat sektöründe verilen sözü unutma ve hayasızca yalan söyleme sanatı var. Bir tanıdık vasıtasıyla üç ustadan fiyat aldım. Anlaştığım usta, iki gün sonra gelip işe başlayacaktı. Resmi izin alıp, evde ustayı bekliyorum. Ses-seda yok. Arıyorum:

“Hocam, seninki güzel bir şey olsun diye bugün gelmedim. Elimde iki saatlik iş var onu bitirip yarın inşallah oradayım.”

 Sabah bekliyorsunuz yine ortada yok. Arıyorsunuz telefon kapalı. Akşama doğru kendisi arıyor: “ Hocam küçük oğlum çok hastaydı onunla ilgilendim.” Hâlbuki yalan. Bana bu ustayı tavsiye eden arkadaşa sordum. Filan mahallede filan iş adamının büyük işini yapıyormuş.

Bu sahtekâr, aynı anda en az on iş almış. Hiçbirini kaçırmak istemiyor ve herkesi bir şekilde oyalayıp işi başkasına kaptırmıyor. Oysa verilen söze bağlı kalmak bir zamanlar bu ülkede namus sözüydü.
Bir de akla gelmez bin bir yalan uyduruyorlar. “Hocam, kızım okula gidecek para lazım; paranın yarısını verirseniz hem malzeme alacağım hem de kızı okula göndereceğim.” Parayı verdikten sonra telefonlarına dahi ulaşamıyorsunuz. Önce kendini acındırma sonra da aldatma şeklindeki bu davranışlar, meslek ahlâkı kavramı içerisinde değerlendirilebilir mi? Kibar davranıyor, emeğine saygı duyuyoruz diye bir insanı böyle dolandırmak doğru mu?

Usta geçinenlerin çoğu da işi bilmiyor. Nereden öğrendiyse kendine usta ismi takıştırmış işte. Sizin elinizde CV’sine ulaşma imkânınız da yok ki ona göre iş veresiniz. İnanıyorsunuz tabii sözüne. Oysa usta filan değil çoğu. Görerek ve duyarak işe başlamış. Hangi meslekte iyi para varsa hemen o işe koyulmuş. Tabii kimsenin resmi bir belge istediği yok. İşin sonunda nasıl bir ustalık çıkarsa ona göre kötü veya iyi diyorsunuz bu mahluklara…

Biraz işlerine karışınca da sinirleniyor tepki koyuyor bu ustalar. “ Buyurun siz yapın” deyip küstahlaşıyorlar. 

Avrupa’da uygulanan sistem bizde de uygulansa olmaz mı?

Bütün bu usta geçinenleri bir kurum altında toplayıp, yeteneklerine göre belgelendirmek ve yaptırım gücü olan bir kuruma bağlamak çok mu zor?

Bunlarla sözleşme yapıp onlara işlerini itinayla yaptırmanın zamanı geldi ve geçiyor kanımca.
Gereksiz malzeme isteyip işi uzatanı mı dersin, hesaplama bilmeyip gereğinden fazla sarf malzeme talep edip hamaliye ücretini kat kat arttıranları mi dersin… Malzemeyi, görmesen akşam arabasına atıp götüreni mi desen, hepsi var. Günlük yevmiye şu kadar deyip bir günlük işi üç günde bitiren haramzadeleri söylemiyorum bile.

Anlayacağınız bu iş, beni dert ve tecrübe sahibi yaptı. Kendi toplumum içinde ne kadar sahtekâr olduğunu,  dürüstlük taklidi yapan nice bulunmaz hint kumaşı usta olduğunu da.  

Netice olarak genelleme yapmak doğru değil tabii ki. Fakat beş aylık bir süre zarfında işinden dolayı “Allah razı olsun, helal olsun” dediğim usta hiç olmadı ne yazık ki.

Sırf işi kaçırmamak için bir anda birden fazla iş alıp hiç birini tam yapmamak,  olsa olsa bizim toplumumuzda olur ancak dedim hep.

Astronomik fiyatla iş yapan ustaların hiç biri vergi vermiyor devlete. Kendini öyle üstte görüyor ki senin ufak işin, onun için diş kovuğu bile değil. Çoğu usta, küçük işlere tenezzül bile etmiyor. Tabii ki bu ahlaksızlığın temelinde ailesinden aldığı eğitim var. İyi eğitim almış ve ahlaklı bir ailede yetişmiş bir usta veya esnaf bunu tabii ki yapmaz.

Devlet olarak da bunlara bir yaptırım yapılmıyor. Hâlbuki, tüm ustaların belli bir eğitim sonucunda almış oldukları diploma veya ustalık belgeleriyle birlikte bağlandıkları bir oda veya devlet kurumu olsa, bu kadar serbest hareket edemezler vergilerini vermek zorunda kalacaklardır.

 Makine Mühendislerinin, İnşaat Mühendislerinin, Elektrik Mühendislerinin hepsinin bağlı oldukları bir odaları var. Neden her bir ustalık dalının ayrı ayrı bağlı oldukları bir odaları yok ki? Kim bunları denetleyecek?

Bunlara kim yaptırım uygulayacak. “ Hocam seninki hoş bi şey olsun diye bekletiyorum” yalanına, cezayı kim kesecek?

Saçma sapan vurdulu kırdılı ırkçılık ve sahte hamaset kokan filmlerle büyüyen bir nesilden bunu beklemek gerçi biraz iyi niyet olur ama birilerinin de bu topluma örnek olacak bazı filmler yapması de yapması şart galiba.

Osmanlı’da meslek odaları, loncalar, meslek ahlâkını denetime tabi tutmuş, meşhur: “Pabucu dama atılmak.” deyişi ile pekiştirmiştir. Ayıplı mal üreten, müşterisini aldatan esnafın pabucu, dükkânının damına atılırdı.

Demek oluyordu ki: “Bu esnaf meslek ahlâkına uygun davranmamıştır, ahlaksızdır ve bundan sonra bununla iş tutmayın!”

Günümüzde meslek odaları da ne yazık ki seçici dürüst oluyorlar. “Yaptığı yanlış ama bizden.” algısı,  bu usta ahlakını bozmaktadır. Birbirini ezmemek adına halkın dişinden tırnağından arttırdığı parasını utanmadan çöpe atan bir zihniyet iyi bir zihniyet değil.

Çalışma Bakanlığı’nın bir an evvel bu soruna el atıp, hepsini bir yere bağlaması, işini iyi yapmayanları meslekten men edip gerekli ağır cezayı vermenin zamanı gelip geçiyor kanımca.

Bu yazı 1312 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • YUSUF DOĞAN
    2 yıl önce
    wallahi hocam bana da tercüman oldunuz. Bende geçen yaşamıştım bu sorunları. Allah onları ıslah etsin. Hiçbirine Allah razı olsun demedim, demeyeceğim. Kazançlarının çoğu haram bence. Tabi işin hakkını verenleri hariç tutarım. saygılarımla