Mustafa Karadağlı

Mustafa Karadağlı

[email protected]

ZATI ALİLER BİZE POPÇU DEMİŞ!

17 Şubat 2012 - 22:00

 


Tahir Efendi bana kelp demiş
iltifatı bu sözde zahirdir,
maliki mezhebim benim zira,
itikadımca kelp tahirdir.
(Nef’i)

Tiye bile almadığım zatın biri ben ve güzide arkadaşlarım için onlar İslamcı Popçu demiş. Tuhaf, ve de ilginç. Bu zatı ali bizi ne tanır ne de biz onu tanırız. Ama kendisinin taktığı bir gözlüğü var ki herkesi korkak ve pısırık algılama hastalığına tutulmuş ve bizi tanımış, bize popçu demiş. Aynen meşhur mısrada geçen Nef’i’nin mısraı gibi…
Ya zavallı rehberleri kendisini yanıltıyor ya da bize takacağı başka bir şey bulamadığı içindir böyle bir söze tenezzül etmesi. Allah ıslah etsin. Şükür ki “size kötülük edene iyilikle ceza verin”.(Hz. Ali) diye emreden bir kültüre çalışanlarız.
Neden karalamasın ki? Hamdolsun, camiamızdan eksik namuslu biri çıkmış değil, bir kemik yalayıcısı çıkmış değil, bir hırsız çıkmış değil, devletin malını har vurup harman savurup sonrada eline bir bayrak alıp “benden büyük topçu yoktur” diyen biri zaten çıkmamış. Milletin namusunu kirleten sözde hamiyetperver özde şehvetperverler hiçbir zaman çıkmayacağına göre, bizi engelleyecek tek kelime kalıyor POPÇU.
Efendim anlayanlar anladı da, bir manikürcü Tülin Abla anlamadı galiba. Canım O da anlamasın yani ne olacak. Bizde onun mesleğinden anlamayız, bu da onun üstülüğü olsun. Bu kadar üstün zekâya sahip olmakta bir marifet olsun be kardeşim.
Kendim poptan hiç anlamam vallahi. Bir Tarkan’ı birde Murat Kekilli’yi bir zamanlar afişlerden ve çocuklardan bilirdim. Ama bana bir şey kattığı da söylenemez. Olsun canım kardeşim, hamdolsun ki çizgimizden ve kıblemizden hiçbir zaman şaşmadık ve bu alanın cahili kaldık. Çünkü pusulamız her daim kuran ve rehberimiz eşsiz….
Bilmeyenler ve tanımayanlar şunu mutlak bilsin ki makam mevkilere gelince Topcu adı altında milleti ezme niyetimiz olmayacak. Bunu bize popçu diyenlerde biliyorlar.
Şükür ki onu bunu arayıp “şunlar POPÇU’dur, ben onları bir yerlere getirmem” diye geçiçi olan makamlarımızı kibirlenme aracı olarak kullanmaya da niyetlenmeyeceğiz inşallah.
Roman bir vatandaşımız yolda yürürken bir nal bulmuş. Öyle sevinmiş ki tarif edilmez. O’na niçin bu kadar sevindin denilmiş. O’da demiş ki; “geriye üç nal ve bir at kaldı” demiş. Bu zavallıların mutluluğu da bu türden galiba. Bir kulpumuzu bulmuşlar gerisi gelecek kabilinden yani.
Maalesef kargalar boş durmuyor. Ama o kargalar onu sürekli yanıltacağından kesinlikle emin olabilirler. Zira bu karga ve makam fahişelerinin makamlarında kalabilmek adına bilmediği teknik, yemeyecekleri bakla-atmayacakları takla yoktur. Bizi bilenler bilir, gençlik yıllarımızı, üniversite yıllarımızı, meslek hayatımızı ve sivil hayatımızı incelediklerinde daha da emin olabilirler asla çizgimizden sapmadık. Hele hele ırklarla ilgilenmek onları yüceltmek veya yermek gibi bir basitliğe düşecek bozuk bir genimiz de mevcut değildir. Biz bir ırkı koruduğumuzda onun Allah tarafından yaratıldığını bilerek ona en üstün hukukla muamele edilmesinden yanayız. Bunun A ırkı, B ırkı. olması değişmez bizim için. Papua Yeni Gineli bir siyahi, Türkistan’dan bir çekik gözlü Türki veya Madagaskar’da üryan bir yerli hakarete uğrasa, bilesiniz ki ilk tepkiyi güzel koku anlamındaki RAYİHA ve güzide arkadaşları verecektir. Bizim en büyük mücadelemiz her zaman ırkçılarla olmuştur bu doğru. Fakat ilginç olanı bu kadar güzel tarafı bulunan bir düşünce grubuna birkaç kişinin yaftasıyla sadece popçu gözüyle bakmak, bakanın bozuk bir gen taşıdığının delaletidir kanımca.
Adli ilahiye inananlardanız. Keser döner sap döner, yaftalayanlar ve etiketlendirenler elbet dünya mahkemesinde olmazsa da ilahi mahkemede elbette ödüllendirileceklerdir. Pişman olmadan önce şu fıkrayı anımsatalım:
Temel’i asacakları sırada sormuşlar “bir diyeceğin var mı”?
O da demiş; bu bana ders olsun.
Selam ve muhabbetle…

Bu yazı 1206 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum