Mustafa Karadağlı

Mustafa Karadağlı

[email protected]

ALEVİLER NE YAPSIN?

03 Ocak 2012 - 22:00


Ortada  trajik  aynı zamanda komik bir durum ve ilginç bir sahne var. Şahnenin bir tarafında Alevilerin yılardır şeriatı getirir diye yerden yere vurdukları Recep Tayip Erdoğan var öteki tarafında ise yine aynı Alevilerin kurtarıcı gözü ile baktıkları ve destekledikleri CHP veya Kemal Kılıçdaroğlu..
Sünni Erdoğan, dünyanın gözlerinin içine baka baka devletin 1937-38 yıllarında Dersim’de katliam yaptığını söyler ve bundan ötürü özür dilerken, Dersimli Alevi Kılıçdaroğlu katliama uğramış olan kendi halkını değil, katilleri kurtarma savaşı veriyor. Bu yüzden, elinden gelse Erdoğan’ı bir kaşık suda boğacak nerdeyse.
Tabloya baktıkça demagoji şampiyonu Demirel’in sık sık kullandığı bir söz aklıma geliyor. Demirel, özellikle de basın mensuplarıyla yüz yüze geldiğinde, “Nassınız, eyi misiniz çocukla..?” derdi.
Şimdi aynı soruyu Alevilerin, oldum olası kemalizmin kuyruğuna yapışmaktan kurtulamayan kesimine sormanın tam zamanıdır: “Nassınız eyi misiniz sevgili kemalist Aleviler? Ne hale düştüğünüzün farkında mısınız?”
Yıllardır, kiminiz korkudan, kiminiz bilgisizlikten, kiminiz ise çıkarcı amaçlarla “Atatürk ile Mareşal Fevzi Çakmak’ın Dersim’de yaşananlardan haberi yoktu” yalanı ile kitleyi oyaladınız!
 
Tarihte Alevi katliamları üzerine yazıp çizenleriniz bile sıra Atatürk döneminde yapılanlara gelince dut yemiş bülbüle döndüler! O noktada bu zevatın ne tarihçiliği kaldı, ne “bilim adamlığı”, ne de demokratlığı.
 
Kerbala için gözyaşı döken ozanlarınız, hozanlarınız, dengbıjleriniz, yanık yüreklileriniz, 1937’de “evladı Kerbelayız” diye idam sehpasına giden Seyit Rıza ve onun gibilerine yapılanlar karşısında hep sus-pus oldu! Hatta bir çoğunuz,  “Dersim’de eşkıyalık vardı, isyan etmişlerdi, ne yapsın devlet!” gibisinden gerekçelerle bu insanlık trajedisini savundu.
Alevilerin sorunlarını çözmek üzere kurulmuş örgütleriniz, Dersim katillerinin fotoğraflarını asmaktan, onların gölgesinde ibadet etmekten geri kalmadılar!
 
Aynı örgütleriniz, fincancı katırlarını ürkütmemek için, Türkçe dışındaki dillerden Alevi ibadetine nerdeyse ambargo koydular, bu ibadeti tek dile indirgediler. Cem adına cem ile ilgisi olmayan garip seremoniler ilginç ritüeller peyda ettiler! En başta da Dersimli Alevi evliyalarının adlarını bile anmaktan kaçındılar, hala da kaçınmaya devam ediyorlar.
Kısacası, kiminiz utangaçça, kiminiz ise açık şekilde Türk-İslam sentezinin hizmetinde oldunuz. İçinizde, MHP’ye oy vermenizi isteyen “dedeleri” baş tacı edenler hala var. Kendinize ait olana sahip çıkmak yerine, başkalarına benzemeye o kadar çabaladınız ki Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’i bile “cem ibadetinize” dâhil edecek kadar iftiracılığa başvurdunuz.
Haksızlığa ve zulme karşı mücadele, Alevi tarihinin temel bir özelliği iken, sizler, zalimlerin kuyruğundan kopmadınız, içinizden darbe peşinden koşanlara bel bağlayanlar hiç de azımsanamayacak bir sayıya ulaştı. CHP ile ilişkileriniz de bunun açık bir örneği değil mi? Bakın, CHP Ergenekon Davası sanıklarına bütün gücüyle sahip çıkıyor, hatta onlara yapılanları kendisine yapılmış sayıyor ve bu yüzden AK PARTİ  hükümetine ateş püskürtüyor. Açık konuşmak gerekirse sevgili Aleviler; tablo sizin acınızdan hiç de iç açıcı değil!
Ama yine de her şey bitmiş değil, bu duruma son vermek elinizdedir. Çünkü Alevilerin, kendi inanç değerlerine sahip çıkan, bu inanca mensup değişik halklar arasında eşitliği savunan, demokrat saflarda yer alan ve henüz özünde İslam dininden kopmamış önemli bir kesimi daha var. Bu, sözünü ettiğimiz Alevi kitlenin, karşı karşıya bulunduğu yanılgılardan kurtularak gerçeğe dönmesi için koşulları elverişli hale getiren bir avantajdır. Zira Alevilik tarafımızca türevsel bir mezheptir…
 
Bu alanda yapılması gerek ilk iş, kemalizmin kuyrukçuluğundan kurtulmaktır. Çünkü bu gün şikâyetçi olduğunuz politikanın mimarı, bu devleti kuran kadrolardan başkası değil.  Onların ilkelerine sahip çıkarak, politikalarını savunarak Alevilerin sorunları çözüme kavuşmaz.
Hayali dostlar ya da kurtarıcılar aramaya gerek yok. Alevilerin politik mevzilenmedeki yeri, ırk ve mezhep taassubundan kurtulmuş ve insan hakları mücadelesi veren ve özünde, Anadolu’ya sevdalı güçlerin yanıdır. Aynı zehirli bitkinin parçaları ve türevleri olan sistem partileri arasında gelip gitmenin bir işe yaramadığını görebilmek için daha nelerin olması gerekir!
 
Bildiğimiz kadarıyla Dersimliler şunu hep dile getirirler “Umarım gün gelir, Seyit Rıza’nın bedduası tutar, herkes yaptığının hesabını verir,” kanımca o gün geldi, Seyit Rıza’nın bedduası tuttu ve cin şişeden çıktı. Bundan sonraki hesapları buna göre yapmakta yarar var. Unutmayınızki; Pir  kabul ettiğiniz Seyid Rıza ölüm sehpasında şunu demişti: “ şizin hilelerinizle baş edemedim bu bana dert oldu, bende size boyun eğmedim bu da size dert olsun”.
 
 
 
Selam ve Muhabbetle
 
   R A Y İ H A

Bu yazı 2595 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum