Mustafa Karadağlı

Mustafa Karadağlı

[email protected]

GÜBRE FABRİKASINDAN ŞEKER BEKLEMEK

25 Nisan 2013 - 15:56

Şirazi’nin hikmetli bir hikayesi vardır: Gözü hasta biri, namlı bir baytara gider. Muayene olup ilaç almak ister. Baytar bu konuda ihtisası olmadığını, dolayısıyla ilaç veremeyeceğini belirtir. Adam ısrar eder. Ne eder yapar bir yolunu bulur baytarı ikna eder. Ve ilacı gözüne sürer. Hasta kör olur. Olay kadıya intikal eder. Adaletli ve insaflı zeki kadı, müştekiyi dinledikten sonra. Baytarın suçsuz olduğu hükmünü verir.“Muayenenin doğru olduğunu hastanın eşek aklı taşıdığını dolayısıyla tedavi şeklini doğru bulduğunu belirtir.

Sadi 711 yıl önce öldü. Fakat Sadi’nin 711 yıl önceki eğitim sistemi kendinden yüz asır sonrakilere hakikatle okutacak eserler bırakabildi.

75 Milyonluk Türkiye’de, 81 Vilayet içinde 76. olmak. Utanılacak ve başın yerden kaldırılmamasını gerekli kıldıracak bir sonuç bence.

Bu memleketin kaderini değiştirecek yeni ve gerçek bir kahraman lazım artık. Gelenin gidenin kalıbını doldurduğu, eski personelin görevini değiştirip yeni bir vizyon taklidinin yapıldığı felsefe başarı getirmiyor maalesef.

Okullarda olan bitenden Bakanlığın haberi var mıdır bilmiyorum. Bildiğim tek şey: Ne Siverek’te ne de Urfa’da kimsenin böyle bir kaygı taşımadığı.

Okulların durumu içler acısı. Kahvaltılarda harcanan dersler, isot soymak için sarfedilen efor, tava sıraları... Hay looo… ben ne ile uğraşıyorum!

Yetersiz ve denetimsiz öğretmenleri mi dersin, yıllardır yapıştığı koltukta ben bırakırsam bu sistem çöker diyen zavallı ruhları mı dersin, okulda sigara içmek yasak olduğu için, okul önlerinde hizmetli ve memurlarla iş-kur elemanlarıyla öğrencilerin gözlerinin içine baka baka sigara içen ganyancı, sayısal lotocu, bahisçi mi ne dersen var bu memleketin okul heybesinde.

Ah, zavallı çocuklar ah!

Sizleri daha iyi anlamak için okul önlerini, duvarlarını bahçelerini gözlemlemek yeterli. Sizden çok şey beklediğinin farkına varıyor insan.

Keşke bir baytara gitseydim de bu günleri görmeseydim. Meğer maaşlı kadrolarla başarısızlık satın alıyormuşuz. Ah ki ne Ah!

Bir kurum düşününki, okulda verdiği eğitim sadece diplomadan ibaret olsun. Nasıl olsa dershanede tamamlar diye üstün körü bilgilerle sadece diploma vermeye odaklanmış, mezun sayısı şişirilmiş bir istatistiki eğitim sistemi. (8.sınıfı bitirip halk eğitimin, okuma yazma kurslarına gelmek isteyen vatandaşın öğretmenlerinin ateşi bol olsun inşaallah) Yazık yazık! Çok yazık!

Beyler! Siz o koltuklarda uyuya kalın. Sınıflara girmeyin. Hangi öğretmen ne işliyor? Hangi öğretmen samimi çalışıyor diye bir kaygı taşımayın! Oturun! Oturun! Oturun! Bol bol internette sörf yapın, alışveriş sitelerinde siparişlerinizi takip edin. Borsa oynayın! Kars’taki sınıf arkadaşınızla msn’de yatırımlarınızı paylaşın!

Siz müdür taklidi yaparken, 40 kişilik sınıfta Fen ve Teknoloji Dersinde sadece üç kişinin 60 almasını, diğerlerin sıfır çekme muhasebesini mahallenin Bakkalı Kazım Amca sorsun. Siz oturun lütfen rica ederim…

Nasıl olsa Bakanlık uyuyor! Bir okula 4-5 tane müdür yardımcısı atasın. Israrla 50 yıl önceki şartlarda belirlenen müdür yardımcısı norm kadrosunu savunun. e-okulu hiçe sayın. Görmeden gelin! Böyle bir hizmetin artık idareci sayısını düşürmesi gerektiğini bilerek göz ardı edin. Gündeminize almayın. Sınıfları idareci odası yapın. Bir kişinin yapacağı işi 5 kişiye bölün. En kalitesiz şekilde hizmet sunun. Yanınıza bir misafir geldiğinde çok çalışıyormuş taklidi yapın. Nasıl olsa hesap soran yok!

Aha zavallı öğrenciler Ah.!

Öğretmenleriniz size her sabah kutsal bir yalan söylete dursunlar. Siz ne ırkınızdan ne de doğruluğunuzdan taviz verdiniz! Ne çalışkan oldunuz ne de doğru! Türkçe dersinde de “lafla peynir gemisi yürümez” deyimini kompozisyon olarak kâğıda dökün!

Velileriniz dişinden tırnağından arttırsın da sizi dershanelere yollasın. Bakanlık korksun dershaneleri kapatmaktan. Birilerinin rant kapısı kapanacak diye çifte eğitime, çifte masrafa tabi tutmaya devam etsin bu fakir halkı.

Sıkıştığınız anda dini alet edin. Kimliğimden dolayı benimle uğraşıyorlar deyin. Dinimden dolayı benimle uğraşıyorlar deyin. Sendikamdan dolayı benimle uğraşıyorlar deyin.

Masum Öğrencilerim!

Öğretmenlerinizin dershanede ders vermesine göz yumsun müdürleriniz. Hanımının üzerine açtığı dershanenin öğrenci alımına yardımcı olsun müdürünüz. Dershaneciler gözünü bir iki ajanda, üç dört takvim yaprağıyla boyasın müdürünüzün. Sessiz kalın. Yetkilileri uyarmayın. Demeyin bu rezalet nedir diye.

Yüreği umutlu çocuklar şunu bilin ki:

Bir ülkenin utancıdır dershanelerin zirve yapması. Bir ülke düşününki bireyleri devlet okulunda eğitilsin, özel dershanelerde üniversite kazanabilsin. Bir devlet düşününki devlet üniversitesinden mezun olsun, tekrar özel dershaneye gitsin ve oradan KPSS sınavında başarılı olsun. Ey insafsız İdareciler! Sahibi olduğunuz bu bakanlığı çiftlik olarak kullanmaya devam edin. Merkeze alın pamuk şekeri kıvamındaki huzurevi sakini il milli eğitim müdürlerinizi. Besleyin besleyin ki sizi dava etmesinler. Nasıl olsa bu fakir halkın vergileri yeter semirtmeye pamuk şekerlerinizi.

Siz Erdemli Müdürlerim!

Okul önlerinde ellerinde boyalarla duvarlara yazı yazanlardan hesap sormak kimsenin aklına gelmiyor mu? Rehberliğe muhtaç rehberlikçileriniz odasından çıkmıyor mu hiç? Okullardaki zaza-kürt kavgalarını, aşiretsel güç gösterilerini izlemiyor mu?

Siz ne işe yararsınız? Bir söyler misiniz öğretmenlerim? Beş saat eksik yatan ek dersinizi sonuna kadar sendikalar aracılığıyla sorgularsınız. Rahatınıza dokunan yeni yönetmelikler için sitelere inançlara, ırklara saldırarak cevap verirsiniz. Ama bu gariban halkın size teslim ettiği genç beyinlere hayırlı bir rehber olmayı hiç düşünmezsiniz! Dimi Öğretmenlerim…

Bol bol eleştirmesini bilirsiniz müdürlerim. Zaten okulda yapacak işi elinizden de aldı e-okul amca. Size de bol bol rahat koltuklardan konuşmak, araba pazarlamak, arsa alıp satmak, ev almak, kiralık ev ayarlamak düşüyor. Bundan iyisi can sağlığı artık.

Eee bu kadar da olsun yani o kadar hayırlı nesiller yetiştirdiniz bu memlekete. Dimi yani…

Bakanlık! Elini çabuk tut lütfen. Atayacağın bakan, bu kez kenarından da olsa azıcık öğretmen olsun lütfen. Doğunun Kuşkonmaz Köyünde en az beş yıl öğretmenlik, Doğubeyat YiBO’sunda da biraz idarecilikte yapmış olsun. Varsın akademik kariyeri olmasın kariyersiz öğretmen camiasına…

Bi zahmet! Yeni bakan, aynı şartlarda eğitilmeyenlerin aynı sınava tabi tutulamayacağını korkusuzca haykırabilsin artık.

Atayacağınız bakan, Alanya’nın sahillerinde yirmi yıldır tatil öğretmenlik yapan Vildan öğretmen ile Çaldıran ilçesinde altı ay kar altında beş ton kömür yakan Samet öğretmenin aynı maaşı aldığından da haberdar olsun.

Atayacağınız bakan, müfettişleri sadece müzik dersinin planını yapmadı diye öğretmenlerimizi azarlamasın. Müfettişleriniz artık anlasın ki mükemmel şekilde evrak tutan bir öğretmen mükemmel de bir öğretmen olmadığının farkına varsın. Göz boyalarından sakınsın! Okulun genel başarısı, sınıfın başarı ortalamasına dikkat etsin. Varsın masa-sıra örtüyle örtünmesin canım. Bunlara da kanmasın…

Atayacağınız Bakan, yıl sonunda her okuldan hesap sorsun artık. “Asmalı Kabak Ortakulu’ndan fen lisesine 20 öğrenci gidiyor da Asmasız Kabak Ortaokulu’na neden 300 kişi sıfır çekiyor” diye müdürlerinden de hesap sorsun. Faturayı kessin artık bi zahmet. Müdürlerin maaşına dokunsun ki müdürler çevre şartlarına uygun eğitim metodunu zirveye çıkarabilsinler. Körleştirilmiş yeteneklerini geliştirebilsinler!

Atayacağınız Bakan, kadrosunu verdiği il-ilçe milli eğitim müdürünü öyle bir sorgulasın ki bir daha hiç kimse yeteneği-becerisi olmadan o makama talip olmasın. Yeteneksiz beceriksiz müdür taliplileri siyasilerin kapısını bir daha aşındırmaya da cesaret edemesin. Atayacağınız Bakan, il-ilçe milli eğitim müdürlükleri için sınav yolunu açsın ki o makamlara bir karakter gelebilsin. Fakir fukaranın karakterli zeki çocukları da bir yerlere gelebilsinler.

Atayacağınız Bakan, unutmasın ki; Onun bunun ayağını öperek makamlara gelenler o makamlara karakterlerini de yansıtırlar. Ve etraf liyakatsiz, boya badana işiyle uğraşıp göz boyamadan başka işlerle uğraşmayan müdürlerden, müdür yardımcılarından, öğretmenlerden geçilmez olur.

Evet bu zihniyetle devam ederseniz bir nesli heba etmeye devam edersiniz. Peki bütün bunları sizden mi beklemeliyim yoksa Sağlık Bakanlığından mı ona da karar veremiyor bu naçiz aklım.

Sadi’nin hikayesindeki akıl ile Tarım ve Orman Bakanlığı’na, öyle şey olur mu canım, tabiî ki Eğitim Bakanlığına gitmeliyim dersem” bu fabrikadan çok şey beklemiş olur muyum?

Bence bunları kaale alıp çözüm üreten bir nesil beklemekle hata ediyorum.

Çünkü gübre fabrikasından şeker beklemek ahmaklıktır.

Selam ve muhabbetle…

Mustafa KARADAĞLI

[email protected]

Bu yazı 1510 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum