Mustafa Karadağlı

Mustafa Karadağlı

[email protected]

SİVEREK’İN YÜKSEK ÖKÇELİ AMİRLERİ

18 Ağustos 2012 - 10:19



Anadolu’nun milli edebiyatçılarından asker kökenli yazarı Ömer Seyfettin’in unutulmaz bir hikayesi vardır.
Yüksek Ökçeler. Hikaye uzun, kısaca özetlersek:

Zengin ve dul Hatice Hanım, köşkünde tek başına yaşamaktadır.

Evinde, hizmetçiler, aşçılar, bahçıvanlar çalışır. Durmadan bu hizmetçilerin dürüstlüğü ve çalışkanlığıyla övünür dururmuş.

Kadın, kısa boylu
olduğu için hep “yüksek ökçeli” terliklerle dolaşır köşkünde. Terliklerin tıkırtısı bir uçtan bir uca duyulmaktaymış.

Her şey yolundadır… 

Bir gün kadın sakatlanır, doktorlar “düz terlikler” giymesini söylerler. 

Kadın da evde o düz terlikleri giymeye başlar. 

Ve, bütün düzen bozulur. 

Aşçıyı un çalarken, bahçıvanı hizmetçiyle kırıştırırken, kâhyayı hırsızlık yaparken yakalar. 

Kadın yüksek ökçeleriyle evde dolaşırken herkes onun geldiğini, daha o uzaktayken, topuk seslerinden duyup tedbir alarak kirli işlerini gizlemiş ama kadın sessiz terliklerini giyince bütün “suçlular” birer birer “iş üstünde” yakalanmıştır. 

Bir süre sonra kadın sakatlığa boş verip yeniden yüksek ökçeli terliklerini giyer ve “düzen” eskisi gibi işlemeye koyulur.

Hikaye bu ya, Siverek’e gelen yeni amirler de hakikaten bir şeyler yapmak istiyor ama hazır kalıp dökücüleri boş durmaz; amiri yeni kalıbına sıkıştırıp gemisini yürütürler. Yani ordaki yüksek ökçe bu ilçedeki hazır kalıplardır.

Bu gariban halk üç yılda bir hep umutla bekler değişimi ama değişim hep kalıp dökücülerin sermayelerinde oluyor ne yazık ki…

Ve bir süre sonra amirler de Yüksek Ökçeler’deki zavallı Hatice Hanım gibi tekrar yüksek ökçeli terliğini giyip, tüm hırsızları ve arsızları görmezden gelip ömrünü tamamlamaya çalışır. 

Doğu toplumlarının geleneğidir mazluma taraftar olmak. Belkide bu sahip oldukları inançlarından kaynaklanmaktadır. Ama Doğu toplumları şunu unutuyorlar hep: Değişim zihinlerde başlamadıktan sonra, bütün çabalar boştur. Buradaki kalıp dökücüler internet ve gazete yoluyla mazluma taraftar bir amir sergileyerek sürdürürler tahtını. Bu bazen bir muhtar olur, bazen kimsesiz bir çocuk, bazen yolda kalmış bir düğün konvoyu…

Yeni gelecek amirimizden şunu bekliyoruz. Devlet otoritesi ve kanunlarını herkese ve herkeseye uygulasın yeter. Fazla bir şey beklemiyoruz. 

Denizli Çal ilçesindeki kanun ne ise burada da uygulasın yeter. Giresun’daki bir ilçede hangi kıstas geçerliyse onu burada ayakta tutsun yetere. 

Hukukunun kişiden kişiye değişik işlediği, devlet otoritesinin parklarda ezildiği, yemek sofralarında ikram edildiği bir efelik düzenini yıksın yeter…

Makamlara liyakatsız, ellerinde yağdanlığın eksik olmadığı makam fahişelerini yaklaştırmasın yeter…

Özel parçalardan vakit bulup, solo işlerine baksın yeter….

Menfaat karşılığı yapılan kirveliklerden fazla kalanları fakirlere dağıtmasın yeter…

Canım cicim müteahhidim bunu sen öde, bizde sana şunu öderiz demesin yeter…

Daire amirlerini arayıp siz şu şahsı tanımıyor musunuz ? Nasıl yaparsınız? demesin yeter…

Kendi isteğiyle tercih ettiği ve Türkiye’nin neresi olursa olsun giderim dediği bir öğretmenin okulunu değiştirmesin yeter…

Ve nihayetinde bu ilçeye bu kadar yüksek ökçe ile gezmek yeter, diyenlerle birlikte yeter demesi yeter…

Selam ve Muhabbetle..

RAYİHA

18/08/2012

Bu yazı 1833 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum