Mahmut Hanpolat

Mahmut Hanpolat

[email protected]

Ben dünyalı bir çocuğum

14 Ekim 2023 - 06:19


(Ben dünyalı bir çocuğum. Adım sanım bilinmez uzak diyarlarda. Tenim esmerdir, sarı saçlı değilim. Dört kardeşiz. Annem evde bize bakar babam yük taşır bildiğim kadarıyla. Tek katlı bir evde oturuyoruz. Şehrimize Gazze dediklerini duymuştum.)
....
Evde geçirdiğimiz yaz gecelerinde gökte binlerce yıldız görürdüm hep. Durup bakardım,  bakmak hoşuma giderdi. Rabb'in büyüklüğüne tanıklık ederdim. Babam öyle derdi. Bazen babam, annem ve kardeşlerimle beraber bakardık göğe. Yıldızlara bakarak huzurla uyuyakalırdım babamın kucağında.

Son günlerde babamı telaşlı annemi endişeli görmeye başlamıştım. Bir gece vakti daha önce yıldızlarına bakarak huzur bulduğumuz gökte yıldızlar yerine farklı şeyler görmeye başladım. Çok gürültülüler, korkuyorum. Islık gibi bir ses duyuyorum. Bu ses sanki tanıdık geliyor. Sokakta oynarken benden yaşça büyük olanlar ıslık çalarak birbirlerini çağırırlardı. Ama bu ıslık farklıydı. Peşinden büyük bir patlama sesi duyuyorum. Çok korkuyorum. Patlamadan sonra yıkılan binaların sesleri kulağıma geliyor, sanki adına zelzele dedikleri şey olmuştu. Peşinden çığlıklar... En çok da yaşıtlarımın çığlıkları yeri göğü inletiyor, korkuyorum.

Bu olanlar annemin gece yatmadan önce anlattığı masallardan çok farklı. Dünya masallarda anlatıldığı gibi olmalıydı. Bu gece olanlar niçin oluyor,  anlamıyorum, korkuyorum. Elektrik kesildi, her yer çok karanlık. Annem ve babam kardeşlerimle beni ortalarına alarak bize sarıldılar. Korkmayın, bu sesler bizim çok uzağımızda bize bir şey olmaz biz sizi koruruz diyorlar, biraz rahatlıyorum ama yine de korkuyorum. Benden küçük kardeşimin küçücük bedeninin titrediğini görüyorum, diğerleri ağlıyor. Karanlıkta annemin yüzünü görmüyorum ama çok sessiz. 

O gece sabaha kadar ıslık hep çaldı, peşinden patlamalar hep oldu. Ama babam "Korkmayın bu patlamalar çok uzakta biz sizi koruruz." demişti ne de olsa. 

Sabah oldu. Karnım acıkmıştı, zaten dün akşam da yemek yiyememiştik. Alışveriş yaptığımız dükkan sahibi hastaymış dedi annem ondan dolayı evde yiyecek şey kalmamıştı. Yakında dükkan açılır biz de karnımızı doyuracak yiyecekler alırmışız, öyle dedi annem. Anneme karnım çok acıktı dükkancı amca dükkanı açmış mıdır diye sorduğum anda bir ıslık sesi duydum ve büyük bir patlama... Bu sefer sesler çok yakındı sanki bizim evde patlama oldu.

Annem ağlamaya başladı, bana ve kardeşlerime sarıldı. Babam evden dışarı koşarak gitti. Babam neden koşarak dışarı çıkıyor bilmiyorum. Anneme soruyorum, komşulara yardıma gitti baban diyor annem, korkuyorum. Komşulara ne olmuş olabilir ki! Arkadaşlarım var komşulardan daha dün sokakta oyun oynuyorduk. Aklıma karşı komşunun kızı Ayşe geldi.  Bugün oyuncak bebeğini bana oynamam için verecekti. Acaba Ayşe'ye bir şey mi oldu? 


Ben de koşarak dışarı çıktım. Karşı komşumun evi yıkılmıştı. İnsanlar sağa sola kaçışıyorlardı. Yıķıntıların içinden çığlıklar ve inleme sesleri geliyordu. Yerimde donup kalmıştım kıpırdayamıyordum. Kendimi toparladım, ürkek adımlarla büyüklerin koşuşturmaları arasından yıkık eve yaklaştım. Toz duman arasında büyük bir beton parçasının altında dışarı sarkmış bir çocuk kolu gördüm. Korka korka yaklaştım, yaklaştıkça dünya sessizleşti, insanlar kayboldu gözümden. Gördüğüm kol Ayşe'nin olabilir miydi? Kolun yanında Ayşe'nin bugün bana ödünç vereceği oyuncak bebek vardı. Bebeğe kan sıçramıştı. Kola yaklaştım, eline dikkat ettim. Bileğinde annesinin Ayşe'ye aldığı bileklik vardı. Başım döndü, gözlerim karardı, dudaklarımda cılız bir inilti: Ayşe!

Annemin beni kucaklayıp içeri götürmesiyle ağlamaya başladım. Ayşe neden o haldeydi? Duymuştum adına bomba dedikleri şey değmişti evlerine. Neden Ayşe'nin evine bomba değer ki? Bu olanlar masallarda anlatılanlardan çok farklı, çok korkutucu. 

Annem beni evimize kardeşlerimin yanina getirdi. Babam saatlerce dışardaydı. Annem namaza durdu. Havada pervaneli bir şey gördüm. Helikopter olduğunu duymuştum. Bir patlama sesi duydum. Adına fosfor dedikleri beyaz duman püskürtmeye başladı, bulut gibiydi. O bulut hızla aşağı indi. Yüzüm yanmaya başladı, yüzüm,kollarım, gövdem çok acıyordu. Anne diye çığlık attım. Anne kucağı iyi gelir diye düşündüm. Ama annem de kardeşlerim de iyi değildi. Kardeşlerimin hepsi çığlık atıyordu onların da canı çok yanıyordu. Acı gittikçe derinleşiyordu. Aldığım nefes göğsümü parçalıyordu. Ayakta duracak takatim kalmadı, yere düştüm. İçimde sanki ateş yanıyordu. Yerde yatarken kardeşlerimi gördüm hepsi yerdeydi. İkisinden ses çıkmıyordu. Biri hıçkırarak çığlık atıyordu annem onun üstüne kapanmıştı ama uyuyor gibiydi. Annem neden uyuyor ki, neden bizi kucağına alıp sarılmıyor? Ona o kadar çok ihtiyacım var ki! Gözlerimi açık tutacak gücü bulamadım, kapattım. İçimdeki ateş yavaş yavaş sönmeye başladı adeta. Gözlerim kapalıydı ama bir ışık görmeye başladım. Işık giderek yaklaştı. Bir ara babamın sesini duyar gibi oldum. Zeynep diye çığlık atarak bana sarıldığını hissetim ben kıpırdayamıyordum. Gözlerime görünen ışık yaklaştıkça babamın sesi uzaklaştı. En sonunda ışık beni içine alırken duyduğum son ses babamın çığlığıydı: Zeynep!

Bu yazı 834 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum