Batı aydınlanması olarak adlandırılan olgu, tarihsel süreç içerisinde yayılarak bugüne kadar gelen; ekonomiden sanata, teknolojiden kültüre hayatın tamamını içine alan geniş bir yelpazeyi tam bir başarıyla etkileyen değerler sistemidir. Bu sistem, yaldızlı dış görünüşünün arkasında gizlenmiş materyalist/seküler yüzüyle tüm dünya halklarını anlamsızlığın, varoluşsal sancıların, maddeciliğin, şehvetperestliğin, sermayeye dayalı putperestliğin dipsiz kuyularına terk etmiştir.
Bu sistem, tüm insanlığı, dizginlenemeyen bir virüs gibi dur durak dinlemeden, doğu-batı; inançlı-inançsız demeden yayılarak şehvetperest, malperest, makamperest, güçperest ve benzeri nice yeni tapınma biçimleri ile kendini gösteren materyalizm dinine iman etmeye davet etmektedir.
Bu davet, devasa bir sermayeyle yüzlerce TV kanalından, milyarlarca insanı ağına düşürmüş onlarca sosyal medya ağından, binlerce gazete ve dergiden, yüzlerce sinema filmi ve dizi üzerinden ve burda sayamayacağımız yaygınlıkta yöntemlerle çok etkili bir şekilde yapılmaktadır.
İstese de istemese de insanlar günlük rutin yaşamlarında materyalist dinin/yaşamın hokkabaz davetçilerinin davetine maruz kalmaktadırlar. Akşam evde TV karşısında sinema, dizi, eğlence programı vs izlediklerinde, ellerine telefonu alıp sosyal medya ağlarında gezinmeye başladıklarında, hafta sonları güzel vakit geçirmek için AVM'lere akın ettiklerinde, bestseller listesinden bir kitap alıp okumaya başladıklarında bu modern materyalist dinin çekici davetine maruz kalabilmekteler.
Adına "popüler kültür" dedikleri ve türlü propaganda araçlarıyla insanoğlunun gündemine oturtulan davranışlar silsilesi; pespayeliğin, bayağılığın, arsızlığın, merhametsizliğin kapılarını ardına kadar açtı.
Bu devasa propaganda çarkının dişlileri arasında ezildiklerinin farkında olmayan ve maddeci dinin kendilerine armağan ettiği kimlikleri gururla taşıyan nesiller, bu dinin gönüllü tebliğcileri haline gelerek adeta Hasan Sabbah'ın afyon sarhoşu müritleri gibi olmuş durumda.
Modern materyalist din, insanoğlunun içsel bakışını arştan ve arzdan alarak onu ufuksuz bırakmıştır. İnsanı düşünen bir hayvan olarak gören bu maddeci din, "anlam" arayışını beyhude bir çaba olarak görmekte ve yaşamı, maddenin kör sınırlarının içine hapsetmektedir.
Ölüm gibi sarsıcı bir hakikate karşı kör bakan bu pozitivist din, ölümü adeta yok saymaktadır. Ölüme karşı bu kör bakış, insanoğlunun dünyada sonsuza kadar var olacakmış gibi yaşama arzusunun yarattığı yanılgıyla birleşti.
Bu da kişinin kendisini hesap sorulamaz biri olarak görmesiyle sonuçlanınca ortaya kendi çıkarından başka hiçbir şeyi düşünmeyen ve kendi çıkarını zedeleme potansiyeli taşıyan her bir objeyi bertaraf etme hakkını anasının ak sütü gibi helal sanan bir tip ortaya çıkardı.
Z kuşağı olarak anılan belli yaş grubundaki nesillerin içinde debelendiği bataklık, bu modern/ materyalist/ maddeci dinin ürettiği bir bataklıktır.
Daha sonra gelecek olan nesiller nasıl olur şimdiden bilemeyiz ancak mevcut haliyle bu yeni nesil modern/maddeci dinin en sadık havarileri olarak zirveye yerleşmiş gibi görünmektedir.
Merhametsizliği, çıkar tapıcılığı, "amaca götüren her yol mübah" anlayışını kutsal mottolar olarak görüp materyalizme olan imanlarını tazeleyen bu havarilerin sayısı her geçen gün artmaktadır.
Modern/seküler din dünyayı kasıp kuvurunca kartlar yeniden karıldı ve İslam beldelerinin payına, görünüşü Müslüman ama ruhu maddeci dine iman etmiş olan karma bir Müslüman tip düştü.
Görünüşte Müslüman ama özde modern din havarisi olan bu tipler, Müslüman kimliklerine eşlik eden materyalist yaşam tarzlarının sonucu olarak ortaya çıkan imajlarından dolayı zaten can çekişmekte olan "Tanrı'ya dayalı dinin gerekliliği" algısına darbe vurdu.
Bu dejenerasyon sadece İslam beldelerinde olmadı. Her dilden ve her renkten bütün topluluklar bu modern popüler kültürün yayılmacı çarkları arasında birbirlerine benzemeye başladı. Yaşamlarına yön veren değerler itibariyle birbirlerine benzeyen Müslümanlar, Hristiyanlar, Yahudiler, Budistler, ateistler, deistler, agnostikler...
Ancak hesaba katmadıkları bir şey oldu!
Tanrı'yı öldürdüğünü ilan ederek zafer naraları atanlar insanlığa bilimin aydınlığında (?!) kurulacak yeni bir dünyanın müjdesini vermişlerdi. Ama Tanrı'nın olmadığı (ateizm) veya olsa bile dünyadan elini eteğini çektiği (deizm) bir dünyanın dönüp dolaşıp içinde yaşayan herkesi kalbinden vuracak bir miladı doğurabileceğini hesaba katmadılar.
Bu milat Gazze'dir. Bağlılık, fedakarlık, teslimiyet ve imanın meczolduğu yüce bir aşkın, etten ve kemikten insanların her birini nasıl tunçtan kaleler haline getirdiğini bütün dünya gördü.
Gazze'de olan, üzerine ölü toprağı serpilmiş bir imanın yeniden dirilmesidir. Modern/seküler değerleri yerle bir eden bu duruş, mutluluğa ve huzura götüren başka bir yol olduğu gerçeğini dünyanın gündemine sokmuştur.
Bir avuç insan dünyanın kaderini değiştirmeye namzet bir duruşla farklı bir dünyanın mümkün olduğunu göstererek etkileri onlarca yıl sürecek bir dönüşümün kapılarını aralamıştır. Umudumuz bu kapıların kapanmadan ardına kadar açılarak dünyanın başına musallat olmuş bu gaddarlığın son bulmasıdır.
FACEBOOK YORUMLAR