Mustafa Karadağlı

Mustafa Karadağlı

[email protected]

SUÇLU KİM?

14 Mart 2012 - 22:00

O, vasıfsız bir işçi evli ve çoluk-çocuk sahibi gece geç saatlerde topraklı evinin üstüne çıkması icap etmiş.   İşini bitirdikten sonra aşağı inmek istemiş ve tam o esnada elektrikler kesilmiş.  Kendisi zaten zayıf bir bedene sahip. Gecenin zifiri karanlığında ayağını kırık dökük tahta merdivenin arasına sıkıştırmış, ayak tam  kaval kemiğinden kırılıp yere yuvarlanmış. Ameliyatla platin takılan hastanın en az altı ay yatması gerekiyormuş.  Evde aş bekleyen çocuklar, ev kirası, çaresiz bekleyiş ve saire, ve saire …. Tesadüfen o esnada bir haberci de geçmiyordu ki haber yapsın yetkililere duyuru yapsın. Duyuru yapsın ki; bu elektrik kesintilerinin halka maliyeti ortaya çıksın.  Sizce

suçlu kim?

Gece saat 23 suları, Urfa’dan geliyorum. Kar kıyamet kış. (kısaca 3k) yolun kenarında beyaz bir araba dörtlüleri yakmış bekliyor. Yanaşıyorum, yardıma ihtiyaçları var mı diye. Arabada çocuklarda var. Diyarbakır’a gidiyorlarmış. Hilvan Siverek arasındaki yolda yarım metre büyüklüğünde bir çukura arabayı vurmuşlar. Tekerlekler yırtılmış, araba takla atmaktan son anda kurtulmuş. Çaresiz bir şekilde kaskonun yardımını bekliyorlarmış. Elimden hiç bir şey gelmeden o halde bırakıp geliyorum. Sabaha kadar o insanları tahayyül ettim. Ne yaptılar diye… Bunun gibi binlerce vaka var ve kaleme alınmamış. Yurdumun vurdum duymaz insanları  kimi arayacağını, yolun bozuk durumunu kime bildireceklerini de mi bilmiyor. Diyeceksiniz bilenler ne yapabiliyor ki? Kara yollarının telefonu açık bırakılmış. Açık bırakılmış ki kimse sorunu iletmesin. Diğer yetkilileri arıyorsunuz biz yetkili değiliz muhteşem cevabıyla karşılaşıyorsunuz. Ve o yol, hala o durumda ve yeni kazazedelerini bekliyor…. Suçlu Kim?  (Not: Bu yolların ihalesini alan firmaların yapısı ve Gaziantep ilinden sonraki yol yapım ihalelerini alan firmaların ırksal ve biyolojik yapısını inanın bilmiyorum…).

Bundan birkaç gün önce Karaman İlimizde para ve altınların yer aldığı unutulan bir çanta işsiz bir genç tarafından bulunarak polise teslim edilmişti. Bu olay gazete ve televizyon kanallarına haber olmuş ve bunu duyan her vatandaşın gözleri yaşarmıştı.   Hepimiz “Helal olsun, helal süt emmiş bir ana kuzusu, ne mutlu o anne ve babalara ne mutlu o öğretmenlere böyle öğrencilerde yetiştirebiliyorlar” diye.

Bu güzel olayla Ülkemle ilgili güzel umutlar beslemiştim. Ne var ki bu güzellik duygusunun oluşturduğu tablo, yaşadığım ve şahit olduğum birkaç olayla birden yıkılıverdi.

Ayakkabı bakıyoruz. Ayakkabılara epey göz attık. Yaşı 17-18 civarı iki genç konuşuyor. Telefonlarını yarıştırıyorlar. Her ikisinin de elinde sigara var. Belliki iş yeri sahibi dükkanı onlara emanet etmiş ve kısa bir aralığına ayrılmış. Gençler yüzümüze bile bakmıyorlar. Daha da önemlisi telefonlarının özelliklerini ve akşam kiminle konuştuklarının tahlilini bağıra bağıra ifade ediyorlar.  Fiyat soruyoruz,  elinde sigarasıyla biri geliyor. Giyimi ve konuşması anarşist, tarzı, free …

Bir an evvel gitseler de rahat rahat telefonun wi-fi sini açalım dercesine ilgilenmiyorlar bile. Öğretmenlik mesleğim icabı hep gençleri muhatap almışımdır. Takılıyorum. Şimdiki gençlerde teknoloji son moda fakat elindeki sigara eski diyor, laf dokundurmaya çalışıyorum…

-Babamın bugün işi vardı ben tek bakıyorum yorumunu yapıyor. Peki neden müşteriyle ilgilenmiyorsunuz diyorum. Öğretmen olduğumuzu anlıyor ve sıkılarak sigarasını atıyor, hocam kusura bakmayın arkadaşımı çoktan görmemiştim de felan filan… Nerden nereye geldik. Suçlu kim?

Her soruna çözüm bulan Güzin Abla ruhlu biri diyecek ki eğitim ve siz eğitimciler…Biliyorum ki, Anadolu’nun hiçbir okulunda saygısızlığın öğretildiği ne bir program, ne de bunu öğreten bir öğretmen vardır. Ancak şunu ifade edebilirim: Eğitim programlarının din, vicdan ve ahlak bilinci ile yoğrulmasında, insanlık bilincinin yükselmesinde çok büyük kazançlar sağlayabileceğimizi hep vurgular değerler eğitimine önem veririm.

Peki gençleri vurdum duymaz ve saygıda kusur yaptırtan, chat ve tv programından başka değer tanıtmayan geçmişini silen, geleceğini tasarlayamayan günlük zevklerden başka hiçbir şey düşündürtmeyen suçlu kim?

İmam Hatip Liseleri arası Arapça yarışması yapılıyor. Mekân olarak İlçemizin Endüstri Meslek Lisesinin salonu planlanmış. İmam Hatiplerin yeniden böyle aktiviteler düzenlemesi bizi sevindiriyor. Büyük bir heyecanla yarışmayı izliyoruz. Öğrencilerin tavır ve davranışları beni şaşırtıyor. Giyimine mi üzüleyim, ağızlarındaki çiklete mi üzüleyim, seviyesizce bağırıp çağrışmalarına mı? Ve en önemlisi on sorudan bir tanesine bile doğru cevap veremeyen okulların öğrenci seviyelerine mi üzüleyim. Makbulü  bu yarışmayı izlememek diyorum ve ayrılıyorum.

Bir zamanlar gençlerin hayallerini süsleyen, halkın büyük bir şevkle inşaatını yaptığı bu güzide okullar nasıl bu hale geldi? Gerçek suçlu kim?

Sorulacak ve yargılanacak o kadar çok şey var ki bu sütuna sığmaz. Kitap yazalım dersek komplo teorisyeni Mehmet Baransu  ve Fehmi Koru’nun dizeleri yanında gölge kalır. En iyisi biz özümüze dönelim ve dua edelim:

 Mevla’m her şeyin en iyisine layık görsün  bu milleti…

Selam ve Muhabbetle….


Bu yazı 977 defa okunmuştur.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum