Mustafa Karadağlı

Mustafa Karadağlı

[email protected]

Marx'ın   "Afyon"  Teşhisi ve Hakikatin Gerçeği

12 Eylül 2025 - 09:36



Marx’ın “Din halkın afyonudur” sözü, yıllardır tartışılır, çoğu zaman da yanlış anlaşılır. Bu cümle, kimi çevrelerce dine doğrudan bir saldırı gibi sunulur. Oysa satırın öncesine bakıldığında, bambaşka bir çerçeveyle karşılaşırız.

Marx, 1843’te kaleme aldığı Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisine Katkı adlı çalışmasında, dinin işlevini şu sözlerle anlatır:
“Din, ezilen insanın iç çekişi, kalpsiz dünyanın kalbi, ruhsuz koşulların ruhudur.”

Bu satır, dinin insanlar için taşıdığı anlamı açıkça ortaya koyar. Marx’a göre din, yoksulun, mazlumun, acı içindeki insanın teselli kaynağıdır. Hayatın yükünü taşırken, haksızlık ve adaletsizlikle mücadele ederken insan, gücünü inancından alır. Düşünün; bugün Ortadoğu’da, Afrika’da ya da dünyanın herhangi bir kriz bölgesinde hayatta kalmaya çalışan insanlar, umutlarını çoğu kez imanla diri tutuyor.

Marx dine düşman değildi, ama yanıldı.

Marx burada dine düşmanlık etmiyor, dinin toplumsal işlevini tespit ediyor. Ancak çözümü iman ve maneviyatta değil, maddi düzenin köklü dönüşümünde arıyordu. İşte tam da burada yollarımız ayrılıyor. Çünkü biz biliyoruz ki din, sadece toplumsal bir teselli değil, aynı zamanda mutlak hakikatin kendisidir.

Din sadece teselli değil, hakikattir.

Dinin sunduğu anlam, sadece dünyevi bir geçici avuntu değildir; insanı hem bu dünyada hem de ahirette huzura kavuşturur. Bizim açımızdan din, insanın varlık sebebine, yaratılış amacına ve hakikatin kaynağına işaret eder.

Marx’ın Diğer Yanılgıları:

Marx, bu konuda yanıldığı gibi, başka birçok öngörüsünde de yanıldı.

Kapitalizmin Çöküşü: Kapitalizmin mutlaka çökeceğini ve yerine sınıfsız bir toplum doğacağını düşündü. Tarih ise tam tersini yazdı. Sovyetler Birliği’nde, Çin’de ya da başka deneyimlerde sınıfsız toplum değil, yeni bir elit sınıf ve daha sert bir baskı ortaya çıktı.

Devrimin Adresi: Marx, devrimin kapitalizmin en gelişmiş olduğu yerlerde, yani İngiltere veya Almanya gibi sanayi toplumlarında başlayacağını öngörüyordu. Ancak devrim, onun hiç ummadığı bir yerde, sanayileşmesi sınırlı, köylü nüfusu baskın olan Rusya’da gerçekleşti. Bu bile onun toplumsal gelişim yasalarına dair teorisinin ne kadar eksik olduğunu gösterdi.

Ekonomik Determinizm: Toplumu sadece ekonomik ilişkilerin belirlediğini savundu. Oysa bugün görüyoruz ki din, kültür ve değerler ekonomiden bile daha güçlü bir şekilde toplumların yönünü çizebiliyor. İnsanların hayatını şekillendiren şey yalnızca ekmek parası değil; aynı zamanda inanç, ahlak ve anlam arayışıdır.

Din Eleştirisi: Marx, dini bir “avuntu” olarak gördü. Oysa din, sadece bireysel bir teselli değil, medeniyetlerin kurucu unsuru oldu. İslam medeniyeti, teselli vermekle kalmadı; bilimi, hukuku, sanatı ve toplumsal düzeni inşa etti. Avrupa’da Hristiyanlık, yalnızca ruhlara değil, kültürün damarlarına da yön verdi. Musevilik hala dünyaya yön veriyor…

Hakikatin Gerçeği

Kısacası, Marx’ın “din halkın afyonudur” teşhisi eksik ve yanıltıcıdır. Din, gerçekten de ezilenin sığınağıdır; fakat aynı zamanda düşünenin hakikat arayışıdır. İnsanlık bugün yalnızca acılarına değil, anlam boşluğuna da çare arıyor. Ve o çarenin adı, dün olduğu gibi bugün de dindir.

Marx yanıldı; çünkü insan sadece ekmekle değil, aynı zamanda imanla yaşar.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum